hortiturkey
Baş Editör

Çiftçiler Neden Daha İyi Tohumlara Ulaşmaya İhtiyaç Duyar?

3 Dakikalık Okuma
2 Nisan 2021 Cuma
Tohum, Fide, Fidan
Domatesler
Özet
Küresel açlıkla mücadele etmek için yeniliği teşvik etmemiz, pazar verimsizliklerini azaltmamız ve hayati genetik kaynakları korumamız gerekiyor.
0
Paylaş

Dünyadaki çiftçilerin çok azı, daha yüksek verimli ve kuraklığa karşı daha fazla dayanım sağlayan, kaliteli tohumlara erişebilmektedir.

Bu yüksek kaliteli geliştirilmiş tohumlar iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olurken aynı zamanda arazi restorasyonunu mümkün kılabilir.

Yeşil devrimin öncüsü olan Norman Borlaug’ın yetiştirdiği yüksek verimli buğday buğday çeşitlerinin, Meksika, Pakistan ve Hindistan’da sağladığı rekolte artışları ile 1 milyar hayatı kurtardığı söylenir. Borlaug yapmış olduğu bu çalışması 1970 yılında kendisine Nobel Barış ödülünü kazandırmıştır.

Norman Borlaug Buğday Denemelerinde
Norman Borlaug Buğday Denemelerinde

Ancak 50 yıl sonra iki katından fazla artan insan nüfusu açlık rakamlarının yeniden artmasına neden olmuştur. 2030 yılında küresel açlık rakamlarının 690 milyondan, 840 milyon insana çıkacağı tahmin edilmektedir.

O dönemlerde, Borlaug'un yeni çeşitlerini geliştirmesi yirmi yılını aldı ve üretim o zamandan beri devam etmektedir. Günümüzün bitki ıslahı, hücre biyolojisi ve genetik alanındaki en son yenilikleri bir araya getiriyor.

Bilim adamları, buğdayın DNA'sında bulunan 16 milyar harf dizisinden, tek bir harfi bile belirleyebilir ve onu başka bir harfle değiştirebilirler.

Elbette günümüz ve o zaman arasındaki fark gece ve gündüz gibidir. En son tohum teknolojileri, mahsullerinin tüm yelpazesini her zamankinden daha hassas ve verimli bir şekilde geliştirebileceğimiz anlamına geliyor. Daha lezzetli, daha besleyici domatesler, hastalıklara dirençli kakao, düşük glutenli buğday, yüksek oleik asitli yer fıstığı, kuraklığa dayanıklı mısır ve çok daha fazlasını geliştirebiliriz. Bitki yetiştirmede, gerçekten başka bir devrimin eşiğindeyiz.

Ancak küresel açlıkla mücadele etmek için bundan daha fazlasına ihtiyacımız var. Yeniliği teşvik etmemiz, pazar verimsizliklerini azaltmamız ve hayati genetik kaynakları korumamız gerekiyor.Özel sektör teşviklerini kamu sektörü ihtiyaçları ile acilen birleştirmeli ve uyumlu hale getirmeliyiz.

2021 yılı Mart ayında, 200'den fazla tohum sektörü kuruluşu BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini (Sustainable Development Goals (SDGs)) desteklemeyi taahhüt eden ve bunun bir parçası olarak kamu ve özel sektör arasında acil işbirliği çağrısında bulunan bir bildirge imzaladı.

BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

İmzacılar arasında aile şirketleri, küçük ve orta ölçekli işletmeler, kooperatifler ve Bayer, Syngenta ve Corteva gibi çok uluslu şirketler ile dünyanın her yerinden ulusal tohum dernekleri bulunmaktadır.

Dünyadaki çiftçilerin çok azı, daha yüksek verim ve kuraklığa karşı daha fazla direnç sunan gelişmiş, kaliteli tohumlara erişebilmektedir. Çiftçilerin bu tohumlara ulaşabilmeleri bizim yararımızadır. İdeal bir dünyada, birbirine bağlı resmi ve gayri resmi tohum piyasaları ve bilinçli olarak tohum seçimleri yapılabilmelidir.

İlgili Ürünler

Daha güçlü ortaklıklar

Bu nedenle tohum sektörü, hem kamu hem de özel sektördeki tüm ortaklarla işbirliği yapmanın yeni yollarını bulmaya isteklidir. Sektör karşılıklı çalışabilir ve çözüm şanslarını artıran sinerji oluşturmak istiyor. Bu nedenle, deklarasyonun bir parçası olarak tohum endüstrisi, ortak anlayış ve çözümler inşa etmek için hayati bir fırsat olarak gördüğü, Eylül 2021 deki BM Gıda Sistemleri Zirvesi'ni memnuniyetle karşılıyor.

BM Gıda Sistemleri Zirvesi
BM Gıda Sistemleri Zirvesi

Kaybedecek vakit yok. Artan gıda güvenliği, küresel açlığı hafifleterek sağlık, eğitim ve siyasi istikrar alanlarında ilerlemeyi destekleyecektir.

Geliştirilmiş tohumlar, iklim değişikliğiyle mücadeleye de yardımcı olurken; arazi restorasyonunu, rehabilitasyonunu ve korumasını da sağlayabilirler.

Tohumlar, çiftçiliğimizin temel taşlarından biridir ve mevcut teknoloji, tohumlarımızı her zamankinden daha hızlı ve daha hassas bir şekilde geliştirmemize olanak tanımaktadır.

Tıpkı salgınla mücadele etmek gibi, mevcut gıda kriziyle mücadele için de kamu ve özel sektör oyuncularının uyumlu bir çabası gerekiyor. Çiftçilerin geliştirilmiş tohumlara daha iyi erişimleri olmadan dünyadaki açlığı gerçekten sona erdirebilir miyiz?

Daha iyi iletişim

Bununla birlikte, bitki ıslahı yeniliği hakkında yapıcı ve dürüst bilgilendirmelere ihtiyacımız var. Geliştirilen yeni tohumların faydalarını ortaya çıkarmak için devletler, çiftçilere kaliteli tohumlara erişim ve seçim imkanına sahip olmalarına yardım etmelidir.

İkinci olarak, genetik kaynakların korunmasını ve kullanımını geliştirebileceğimiz yolları tartışmamız gerekiyor. Bitki ıslahçılarının, daha iyi bitkiler için yeni çözümler barındıran hazine sandıkları olan mahsul türlerinin geniş gen havuzlarına ihtiyaç duyar. Bazı genetik kaynaklar gen bankalarında depolanır, ancak diğerleri vahşi doğada büyür. Bunlardan bazıları erişilemez veya yok olmaya karşı savunmasız olabilir. Ve bazıları da henüz keşfedilmeyi bekliyor.

Üçüncü olarak, ideal bir dünyada, bitki sağlığı düzenlemeleri (bitki hastalıklarını kontrol etmek için) ve fikri mülkiyet hakları da dahil olmak üzere, özel sektörün enerjisini serbest bırakmaya yardımcı olabilecek uluslararası tohum pazarlarının düzenlemelerini uyumlu hale getirebiliriz.

Dünyada 76 ülke, Yeni Bitki Türlerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme'ye (International Convention for the Protection of New Varieties of Plants (UPOV)) üye olarak yenilikçiliği teşvik ederek, mahsul veriminin artmasına ve geçim kaynaklarının iyileştirilmesine yardımcı olmuştur. Bu sözleşmeyi mevcut 76 ülkenin ötesine genişletmek, hem çiftçilere hem de tüketicilere yarar sağlayacak ve yerel pazarların kilidini açacaktır.