hortiturkey
Baş Editör

Elma, Armut ve Ayvada Fizyolojik Hastalıklar

10 Dakikalık Okuma
9 Mayıs 2020 Cumartesi
Bitki Koruma
Elma, Armut ve Ayvada Fizyolojik Hastalıklar
Özet
Elma, Armut ve Ayvada; besin maddesi noksanlığı ya da fazlalığı ve sıcak ya da soğuktan kaynaklanan fizyolojik hastalıklarla nasıl mücadele edeceğinizi öğrenin.
0
Paylaş
Bu içerik, Elma, Armut ve Ayva zirai mücadelesinin bir parçasıdır. Bu kategorideki tüm mücadele yöntemlerini ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bitkilerde hastalığı oluşturan sebepler canlı (patojen) veya cansız (fizyojen) etkenlerden kaynaklanabilir. Elma, armut ve ayva bitkilerinde bitki besin maddesi noksanlıkları, çevre koşulları gibi cansız etkenler nedeniyle oluşan bazı fizyolojik hastalıklar aşağıda yer almaktadır.

Besin maddesi noksanlıkları

Çinko (Zn) noksanlığı

Çinko (Zn), karbondidrat metabolizması, protein ve indol asetik asit (IAA) sentezinde görev alır. IAA, bitki de büyüme hormonu olarak bilinen oksinlerden biridir ve sürgün ucunda gelişmeyi teşvik ederek sürgün uzamasını sağlar. Çinko noksanlığında IAA sentezi de engellendiğinden, sürgün gelişimi gecikir ve sürgün çıplaklaşır.

Etkilenen sürgünlerin uç kısımlarında yer alan yapraklar sert, kısa ve çok dar gelişerek kümeleşir ve “rozetleşme” denilen belirti tipini oluşturur (Şekil 120a). Sürgünlerin çıplak olan kısımlarında gözler ya tamamen körelir veya çok ufak parçacıklar oluşur. Ağacın yukarı ve tepe kısımlarındaki sürgünlerde bu belirtiler görülürken, aşağı kısımlarında sürgünler ve yapraklar normal gelişir. Bunların yanı sıra çinko noksanlığında yaprak damarları arasında sararma, yapraklarda küçülme ve kıvrılmalar da gözlenir. Meyveler çok küçülür, şekilleri bozulabilir ve verim azalır. Hastalık ilerledikçe kamçılaşmış sürgün ve dallar kuruyabilir. Ağaç giderek meyve vermeyen çalı görünümü alır.

Çinko noksanlığına karşı yeni bahçe kurulurken toprak analizleri yapılmalıdır. Kurulmuş bahçelerde ise yaprak ve toprak analizlerine göre gübre uygulaması önerilmelidir. Noksanlığın şiddetine göre uygulama sayısı değişebilmektedir. Günümüzde elma bahçelerinde optimum verim ve kalitenin elde edilebilmesi için yapraktan çinko uygulamalarının yapılması her sezonda önerilmektedir. Ayrıca su tutan ağır topraklarda sık sık toprak işlenerek havalanma sağlanmalıdır.

Demir (Fe) noksanlığı

Demir (Fe), bitki içerisindeki birçok bileşikte ve fizyolojik olayda yer alır. Belirli enzimlerin işlevleri ve klorofilin üretimi için gereklidir. Demir noksanlığında klorofil
sentezi aksadığından yapraklarda sararma (kloroz) oluşur. Kloroza yakalanan ağaçların önce genç yapraklarında hafif sararmalar görülür. Yaprak damarları genellikle yeşil kalır, sarılığın artması ile damarlar da sararır (Şekil 120b ). Genç yapraklarda başlayan kloroz, toprak ve hava koşullarına da bağlı olarak yaşlı yapraklara da hızla yayılır. Hastalık ilerledikçe yaprakların kenarlarında kırmızımsı kahverengi kurumalar başlar (Şekil 120c). Sararmış, hatta kısmen beyazlaşmış ve nekrotik alanları artmış yapraklar sonradan dökülür. Kloroza yakalanan bitkiler hemen ölmezler, gelişmeleri yavaşlar, meyve verimleri çok azalır. Önlem alınmaması durumunda zamanla kururlar. Demir noksanlığı farklı sebeplerden kaynaklanabilir.

Bunlar toprakta yeterince demir olmaması, toprak yapısının önemli ölçüde kireçli olması ve serbest demirin kireç tarafından tutulması, toprakta suyun fazlalığı ve bu nedenle köklerin yeterince havalanmaması sonucunda demirin alınamaması, ışık yoğunluğunun çok düşük veya fazla olmasıdır.

Demir noksanlığına karşı; ağır ve kireçli topraklarda bahçe kurulmamalıdır. Bahçe kurulmadan önce mutlaka toprak ve sulama suyunun analizi yaptırılmalıdır. Taban suyu yüksek bahçelerde drenaj kanalları açılmalı, sık ve derin toprak işlemesi yapılarak toprağın iyi havalanması sağlanmalıdır. Organik maddece zayıf, ağır ve alkali toprakların yapısını düzeltmek amacıyla toprak analiz sonuçlarına göre ahır gübreleri ve uygun ticari gübreler kullanılmalıdır. Ağaçların budamaları tekniğine uygun yapılmalıdır.

Demir noksanlığına karşı yapılacak gübrelemelerde toprak ve yaprak analizlerinin sonuçları esas alınmalıdır. Noksanlığın şiddetine göre uygulama sayısı değişebilir. Uygulamada “Karaboya” olarak da isimlendirilen demir sülfat (FeSO ) kullanılabilir. Ancak demir sülfat toprakta çok kısa sürede erimeyen oksitlere dönüştüğünden ve yaprak uygulamalarında da fitotoksisiteye neden olabildiğinden çok fazla tercih edilmemektedir. Günümüzde şelatlı gübreler (Fe-EDDHA, Fe-EDTA, Fe-DTPA gibi) kullanılmaktadır. Özellikle yüksek pH derecelerindeki kireçli topraklarda Fe-EDDHA uygulaması daha iyi sonuç vermektedir.

Elma, armut ve ayva bitikilerinde besin noksanlıkları.
Şekil 120. a) Çinko noksanlığı b) Elmada demir noksanlığı c) Ayvada demir noksanlığı d) Elmada azot noksanlığı e) Fosfor noksanlığı f) Potasyum noksanlığı

Diğer besin maddesi noksanlıkları

Çinko (Zn) ve Demir (Fe) noksanlıkları dışında Azot (N), Fosfor (P), Potasyum (K), Kalsiyum (Ca), Magnezyum (Mg), Mangan (Mn) ve Bor (B) elementlerinin alımındaki düzensizliklere de elma, armut ve ayva bahçelerinde rastlanabilir.

Azot (N)

Azot (N), bitkideki tüm yapısal ve metabolik proteinlerin en önemli bileşenidir. Bitkiye yeşil rengini veren klorofilin üretimi için gereklidir. Bu nedenle azot noksanlığında gözlenen ilk belirti, düşük klorofil konsantrasyonundan dolayı yaprakların açık sarı renk alması yani kloroz oluşmasıdır (Şekil 120d). Sararma öncelikle yaşlı yapraklarda başlar sonra genç yapraklarda gözlenir. Noksanlığın devam etmesi durumunda bitkilerin yapraklarında kuruma ve dökülme meydana gelir. Ayrıca elma ve armutta yapraklarda daralma ve genel bir gelişme geriliği de gözlenebilir. Çiçek tomurcuğu oluşumu, yaprak gelişimi ve meyve tutumunu teşvik etmesi açısından vejetasyon döneminin ilk başlarında gübreleme ile azotun bitkiye daha fazla verilmesi, sonraki dönemlerde miktarın azaltılması önerilmektedir. Ayrıca toprağa azotlu gübre verildikten sonra sulama yapılması eğer sulama yapılmayacak ise uygulamadan sonra gübrenin toprağa karıştırılması gerekir. Bu uygulama şekli, kayıpların önlenmesi ve bitkinin maksimum faydayı sağlaması açısından önemlidir.

Fosfor (P)

Fosfor (P), bitki içerisinde fotosentez faaliyetinde kullanılmasının yanı sıra DNA’nın da önemli bir bileşenidir. Çiçek ve tohum üretimi için gereklidir. Ayrıca bitkinin kök oluşumunda önemli bir rol oynar. Noksanlığında kökler iyi gelişemez. Bu nedenle elma bahçeleri tesis edilirken fidanların güçlü bir kök yapısına sahip olmaları için fosfor uygulaması önerilir. Ayrıca fosfor toprakta oldukça hareketsiz bir element olduğundan noksanlığının bulunduğu elma bahçelerinde kök taç izdüşümüne yakın bir noktaya uygulama yapılması önerilir. Köklerin yanısıra yapraklar da normal büyüklüğünü alamaz. Yapraklarda özellikle sonbahar aylarında mavi/yeşil veya antosiyan birikimi nedeniyle mor renk oluşumu şeklinde fosfor noksanlığı belirtileri gözlenebilir (Şekil 120e).

Bunun yanı sıra meyveler de geç olgunlaşır. Fosfor noksanlığında bitkide yeterince besin maddesi birikimi ve odunlaşma gerçekleşmediğinden, bitkiler kış soğuklarından daha fazla zarar görebilir. Fosforun toprakta fazla olması ise çinko elementinin bitki tarafından alınamaz şekle dönüşmesine neden olur.

Potasyum (K)

Potasyum (K), bitkide 50’den fazla enzimi aktive eder, hücre sitoplazması ve vakuolün pH’sı ve ozmotik basıncını düzenler. Noksanlığında, bitkinin gelişmesinde genel bir gerileme ve solgunluk gözlenir. Potasyum bitki içerisinde kolaylıkla hareket edebilen bir element olduğundan, noksanlığın başlangıcında yaşlı yapraklardan hızla genç yapraklara doğru geçer. Bu nedenle ilk belirtiler genellikle yaşlı yaprakların uç ve kenarlarında nekrozlar, yaprakların kıvrılması ve kahverengileşmesi ve damarlar arasında sararmalar şeklinde görülür (Şekil 120f). Zamanla bu sarılık ilerler. Yapraklar paslı bir görünüm alır. Sürgün büyümesinde bir azalma olur. Ayrıca bitkilerin dona karşı hassasiyetinde artış gözlenir.

Elma, armut ve ayva bitikilerinde besin noksanlıkları.
Şekil 121. a) Kalsiyum noksanlığı (acı benek) b) Magnezyum noksanlığı c) Mangan noksanlığı d) Bor noksanlığı e) Ayva çiçeğinde don zararı f) Elma meyvesinde don zararı

Kalsiyum (Ca)

Kalsiyum (Ca) bitki hücrelerinde bor, potasyum ve magnezyum arasındaki ilişkiyi düzenler. Bitkide, hücre bölünmesinde, hücre duvarının oluşumunda ve hücre zarının güçlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Bu özelliğinden dolayı, noksanlığında bitkinin bazı hastalıklara karşı hassasiyeti artabilir. Elma meyvelerinde kalsiyum noksanlığı nedeniyle fizyolojik bir hastalık olan Acı benek oluşur ve meyve kalitesi düşer (Şekil 121a). Toprakta kalsiyum fazlalığı, demir ve bor gibi elementleri toprağa bağlayarak, bitkinin yararlanamadığı şekle sokar, bu durumda bitkide demir ve bor noksanlığı belirtileri gözlenir.

Magnezyum (Mg)

Magnezyum (Mg), bitki hücresinde klorofilin sentezinde gerekli olduğundan, noksanlığında damarlar arasında sararma ile yapraklarda sarı, turuncu, kırmızı ve kahverengi renkte klorotik ve nekrotik alanlar oluşur (Şekil 121b). Yapraklar erken dökülür. Potasyum noksanlığı ve virüs hastalıklarının belirtileri ile karıştırılabilir.

İlgili Ürünler

Mangan (Mn)

Mangan (Mn) noksanlığı, hücrede kloroplastlar zarar gördüğünden, yaprak kenarlarında ve damarlar arasında açık yeşil beneklenme şeklinde başlar. İlerleyen dönemde damarlar yeşil kalırken, damarlar arası alan sarı renge döner (Şekil 121c). Yapraklar dökülür ve çiçek tomurcuklarında gelişme geriliği gözlenir. Mangan noksanlığına kireçli ve yüksek pH’ya sahip topraklarda daha sık rastlanır.

Bor (B)

Bor (B), bitkide hücre duvarının oluşumu ve lignifikasyonunda rol oynar. Bitkilerde yeni dokuların normal bir şekilde oluşup, gelişebilmesi için bor elementine ihtiyaç vardır. Ayrıca polen çimlenmesi ve polen tüpünün oluşumunda rol alır. Bu nedenle bor noksanlığında çiçek ve meyve oluşumu zayıftır. Bunun yanısıra çiçekler ve meyveler
anormal şekiller alır, genç yapraklar rozetleşir, genç dallar kurur. Meyve etinde küçük, açık renkli, suda haşlanmış gibi görünen, zamanla kahverengine dönerek süngerimsi bir hal alan lezyonlar oluşabilir (Şekil 121d). Bazı durumlarda meyve kabuğunda derin çatlaklar meydana gelebilir. Bor noksanlığının yanısıra bitkide kalsiyum noksanlığı da varsa Acı benek hastalığı daha sıklıkla görülür.

Besin maddesi noksanlıklarından kaynaklanan sorunlara çözüm bulabilmek için yaprak ve toprak analizlerinin yaptırılması, öneriler doğrultusunda bitki besin elementlerinin uygulanması gerekmektedir.

Elma, armut ve ayva bitikilerinde besin noksanlıkları.
Şekil 122. a) Armut meyvesinde don zararı b) Elma meyvesinde güneş yanıklığı c) Elma meyvesinde Karaleke hastalığı sonucunda oluşan çatlama d) Elma meyvesinde paslanma e) Armut meyvesinde paslanma f) Dolu zararı

Çevresel faktörler

Düşük sıcaklık

İlkbahar, sonbahar ve kışın düşük sıcaklıklar meyve bahçelerinde zararlara neden olur. Meyve ağaçları ilkbahar geç donlarından çok fazla etkilenir ve ürün kayıpları oluşur. İlkbaharda çiçekler ve genç meyveler genelde “-2°C” de zarar görürler. Ancak çiçek ve meyvelerin düşük sıcaklıklara hassasiyeti bitkinin çeşidine, organına, dokularına, içerdiği su miktarına, dondan önceki sıcaklığa ve ışıklanma süresine bağlı olarak değişebilir. Çiçeklerin taç yapraklarında (petal) kararma oluşur. Birkaç gün sonra çiçekler ikiye kesildiğinde sağlıklı olanların içlerinin açık yeşil iken etkilenenlerin kahverengileştiği gözlenir (Şekil 121e). Meyveler etkilendiğinde ise kabukta tüm meyveyi çevreleyen mantarımsı “don halkası” olarak tanımlanan bir belirti oluşur (Şekil 121f ve Şekil122a).

Sonbahardaki soğuklar meyveleri dondurabilir, meyveler kahverengileşir, dokular yumuşar. Kış soğuklarında ise ksilem dokuları zararlanır, ölen ve renk değiştiren bu dokuda karbonhidratlar birikir. Patojenlerin girişine olanak verilir. Ayrıca çok soğuk kış şartlarında kabuk ayrılması ve tomurcuklarda zarar oluşabilir.

Güneş yanıklığı

Güneş ışınlarına maruz kalan meyvelerde rastlanan güneş yanıklığı nemli bölgelerde ve kırmızı kabuklu çeşitlerde önemli olmamasına rağmen kuru bölgelerde ve sarı veya yeşil kabuklu çeşitlerde sorun olur. Meyvelerdeki duyarlılık, düşük kalsiyum konsantrasyonu ile ilişkili olabilir. Belirtiler, meyvelerin güneşe maruz kalan kısımlarında beyaz, kahverengi veya sarı lekeler şeklinde başlar (Şekil 122b). Yapraklar ile yapılan dengeli bir gölgeleme ile bu problemin önüne geçilebilir.

Meyve çatlaması

Meyve çatlamalarının sıklığı çeşitlere bağlı olarak değişmekle beraber paslanmış, kara lekeli, güneş yanıklı meyvelerde daha sık görülür (Şekil 122c). Bunların yanı sıra kuvvetli yağmurları takip eden kuraklık dönemlerinde de ortaya çıkar. Meyve içindeki hücrelerin hızla büyümesi nedeniyle oluşan iç basınç meyve kabuğunu çatlatır. Ayrıca erken olgunlaşan, aşırı olgun meyvelerde daha sık gözlenir.

Özellikle Golden Delicious çeşidi elmalarda tam olgunlaşmış meyvelerin sap çukurunda biriken yağmur suyunun absorpsiyonu sonucunda bu kısımlarda küçük çatlamalar oluşur. Çatlamalar sapın etrafında konsantrik halkalar şeklindedir ve genellikle sap çukurunda oluşan paslanma ile birleşir.

Paslanma

Meyvelerde görülen paslanma, meyve yüzeyinde açıktan koyu kahverengine değişen mantar tabakasının şekillenmesiyle gözlenir. Meyvenin küçük bir bölümünde veya tamamında oluşabilir. Paslanma erken dönemde oluştuğunda kabuk ince ve gergindir. Meyve gelişip, büyüdükçe bu kısımlardaki kabuk esnemez ve çatlar.

Bu çatlaklardan giren fungal ve bakteriyel etmenler meyvede çürümeye neden olur. Paslanmanın daha geç oluşması durumunda çatlama meydana gelmez, ancak kabuk kahverengi, donuk ve pürüzlü bir hal alır (Şekil 122d, e). Bazı çevre koşulları (yüksek nem, meyve üstüne yağmur veya çiğ düşmesi, don), epidermal hücrelerin anormal büyümeleri (özellikle aşırı azot), sert kimyasalların zararları, uygun olmayan beslenme veya bazı Pseudomonas türleri bu oluşuma yardımcıdırlar. Çeşitler arasında ve aynı çeşitte fertler arasında duyarlılık farklıdır. Paslanma bazı çeşitlerde karakteristik bir özellik olduğu halde, çoğu çeşitler için istenmeyen bir durumdur.

Ayrıca meyve bahçelerinde kuraklık, sel, aşırı ışıklanma, dolu gibi istenmeyen faktörler söz konusu olduğunda meyvelerde nicel ve nitel kayıplar görülür.

Genetik bozukluklar

Elma ağaçlarının toprak üstü kısımlarında bazen urlara rastlanır. Sözkonusu urlanmaya çeşitlerin kalıtıma bağlı olarak yanıtları değişiktir. Yoğun urlanmanın görüldüğü ağaçlarda denge bozulur, dallar kırılır, ağaç ölmeye başlar. Ayrıca urlar, bazı hastalık ve zararlıların gelişimine uygun ortamlar hazırlar.

Elma ağaçlarında yaprak lekelenmeleri şeklinde görülen nekrotik yaprak lekesi sıcaklığa, ışık yoğunluğuna ve toprak nemine bağlı bir genetik bozukluktur. Bu genetik bozukluğun yoğun olduğu elma bahçelerinde ekonomik kayıplar görülür. Çeşitlerin bu bozukluğa yanıtı farklıdır.

Hasat sonrası bozuklukları

Elmada acı benek

Meyvenin içindeki mineral madde dengesizliği ile ortaya çıkan fizyolojik bir hastalıktır. Bu fizyolojik bozukluk nedeniyle elmanın yüzeyinde çökük, kahverengi benekler oluşur (Şekil 122d). Bu kısımdaki kabuk kaldırıldığında meyve etinde küçük, kahverengi, kuru ve mantarımsı benekler görülebilir. Ayrıca belirtinin görüldüğü yerdeki meyve eti acıdır. Granny Smith, Jonagold ve Golden Delicious çeşitleri daha hassastır. Acı benek hasat sonrasında depolamada gözlendiği gibi bazen ağaç üzerinde de görülebilir.

Aşırı ve dengesiz gübreleme (toprağa fazla azot, potasyum, magnezyum verilmesi) meyve içindeki kalsiyum (Ca) miktarının lokal noksanlıkları söz konusu olayı destekler.

Bitkide ve dolayısıyla meyvede ortaya çıkabilecek stres koşullarını en aza indirgeyecek yetiştiricilik uygulamaları ve kalsiyum gübrelemesi yapılarak engellenebilir. Kalsiyum, bitki içerisinde hareketsiz bir element olduğundan, yaprak gübrelemesi şeklinde uygulanır. Bu gübreleme, haziran-ağustos ayları arasında birkaç kez yapılabildiği gibi hasat sonrası meyveler depoya kaldırılmadan öncede yapılabilir.

Çekirdek evi kararması

Çekirdek evi kararmasına depolama sırasında rastlanır. Saklama sıcaklığının uygun olmayışı, erken hasat, yüksek N, gölgeleme, meyve büyümesi sırasında uzun süren bulutlu, yağışlı, serin hava koşulları, B miktarındaki dengesizlik bu olayı arttırır. Çeşitlerin duyarlılıkları farklıdır.

Lentisel yanıklığı

Mevsim içindeki ekolojik koşullara ve meyvenin hasat olumuna bağlı olan depo yanıklığı (lentisel yanıklığı), meyvelerin sadece kabuklarında gözlenir. Meyvelerdeki yüksek N, düşük Ca, meyvenin büyüme devresindeki sıcak hava koşulları, depolamada gecikme, yüksek depo sıcaklıkları ve depodaki yüksek oransal nem bu olayı artırır. Çeşitlerin duyarlılıkları farklıdır.

Genellikle düşük sıcaklık derecelerinde saklanan elmalarda iç kararmaları görülür. Gerçekte bir üşüme zararı olup, genellikle “3°C” nin altındaki saklama sıcaklıklarında gözlenir.

Nem bozukluğu

Depolama sırasında yoğun veya çok düşük nem meyvede zarara sebep olur. Nemin çok yüksek olduğu durumlarda hücreler şişer ve doku çatlar. Çok düşük nemde ise dokuların suyunu kaybetmesi sonucunda meyvede büzülme oluşur.

Dolu zararı

İlkbahar ve yaz aylarında görülen ani dolu yağışları yaprak, dal, sürgün ve meyvelerde yaralanmalara neden olur (Şekil 120p). Erken dönemdeki dolu yağışları nedeniyle meyvelerde şekil bozuklukları olduğu gibi, ilerleyen dönemlerde de sürgün ve meyvelerde dolu yaralarından patojenler girerek hastalıklara neden olabilir. Dolu zararını engellemek için ağaçların üstünün ağ (net) ile kapatılması önerilmektedir.

Kaynaklar

Bu makale, T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI’ndan alınmıştır. İçerikte hiçbir değişiklik yapılmamıştır.

Orijinal Makale

Dr. Ayşe ÖZDEM, Dr. Arzu AYDAR, Cemil HANTAŞ, Dr. M. Selçuk BAŞARAN, Dr. Aynur KARAHAN, Dr. Vildan BOZKURT, Dr. Münevver KODAN, Dr. Ercan CANIHOŞ, Ali Ferhan MORCA, Dr. N. Mükerrem ÇELİKER, Dr. Naim ÖZTÜRK, Gamze ERDURMUŞ, Dr. Işıl ÖZDEMİR, Ülkem TANIKER (2017). Elma, Armut ve Ayva Entegre Mücadele Teknik Talimatı. Ankara: T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI