2019 tahminlerine göre, dünyadaki 5 yaş altı çocukların % 21,3'ü (144 milyon) gelişim bozukluğu, % 6,9'u (47 milyon) zayıf ve % 5,6'sı (38 milyon) aşırı kiloludur. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)/Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) kişi başına günde en az 400 gr meyve ve sebze tavsiyesi, yalnızca Asya'nın bazı bölgelerinde ve üst orta gelirli ülkelerde karşılanmaktadır. Küresel yoksulluk oranının 2020'de % 8,8'e ulaşarak 1998'den bu yana ilk kez bu seviyeye ulaşmıştır. COVID-19'un etkisi bu eğilimleri şiddetlendirerek 132 milyon kişi ilave bu rakamları artırmıştır ve uygulanan kısıtlamalar, meyve ve sebze üretimi için işgücü azalttı, nakliye ve pazarlama faaliyetlerini sınırladı, bu durum tüketici fiyatlarının artmasına neden oldu. Basitçe söylemek gerekirse, dünya 2030'a kadar Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden gün geçtikçe uzaklaşmakta.
Ekte yer alan “MEYVE VE SEBZELER / Küçük ölçekli sürdürülebilir tarım için fırsatlar ve zorluklar” kitabı, meyve ve sebze üretiminin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmada oynadığı kritik rolün bilincinde hazırlanmıştır. Ayrıca kitap, iklim veya pazar talebindeki değişikliklere dirençli sürdürülebilir meyve ve sebze üretimi ve değer zinciri yönetimi konusunda uygulayıcılara ve politika yapıcılara rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde televizyonda izlediğim, 10-15 yaşındaki limon ağaçlarının iş makinaları ile sökülerek tarım arazilerinin betonlaşma yolunda ilerleyişini içim acıyarak izledim. Üretmeliyiz, üretmiyorsak üretene köstek değil destek olmalıyız.