profil resmi
Serkan Sezen
Ziraat Mühendisi, Konya

Pirina: Alternatif Bir Doğal Toprak Düzenleyicisi

17 Dakikalık Okuma
13 Şubat 2021 Cumartesi
Tarımsal İşletmecilik
Zeytin ağaçları
Özet
Zeytinyağının işlenmesi sonucunda elde edilen pirinanın, uygulamalarda toprağın agregat stabilitesini kısa bir sürede arttırdığı gözlemlenmiştir.
0
Paylaş

Artan nüfus ve buna bağlı olarak kentleşme hızının artması, birçok çevresel soruna sebep olmaktadır. Çevresel sorunların başında ise atık yönetiminin yetersiz olması ve yerinde olmaması gelmektedir. Atıkların güvenli şekilde bertarafı veya geri dönüşümünün yetersiz bilgi, teknolojik ve ekonomik imkanlar dahilinde sınırlı kalması, depolama sorunlarına ve çevre kirliliğine neden olabilmektedir.

Global ölçekte toplam atık miktarının %46’sını organik atıklar oluşturmaktadır. Organik atıklar  plastik, metal, kağıt vb. atıklara göre geri dönüşümü daha kolay ve katma değeri yüksek atıklardır. Genellikle organik atıkların kaynağını kentsel atıklar, tarım atıkları ve gıda endüstrisi atıkları oluşturmaktadır. Bu atıklar yakacak, hayvan yemi gibi kullanılmakta olup kompostlaştırılarak tarımda kullanılması farklı bir değerlendirme seçeneğidir.

Kompostlaştırma konusu, kompostlama prosesi ve kompost ürünü olarak iki ana alana ayrılabilir.

Kompostlaştırma, organik maddenin, aerobik veya anaerobik koşullar altında çevre için daha yararlı ve uygun stabil bir yapıya biyolojik olarak ayrıştırılmasını kapsamaktadır.

Kontrollü ve uygun şekilde yapılan kompostlama organik atığın en kaliteli geri dönüştürülmüş şeklidir.

Kompost, toprak için direkt organik madde kaynağı olup, toprağın birçok özelliğine doğrudan etki etmekle birlikte bitki gelişimini teşvik etmesi ve toprak erozyonunu azaltması açısından da olumlu etkisi bulunmaktadır.  

Dünya genelinde zeytin yetiştiriciliğinin %90’lık bir kısmı Akdeniz havzası, kalan kısmı ise Latin Amerika ülkelerinde yapılmaktadır. Dünyada yaklaşık 9 milyon hektar alanda 900 milyon zeytin ağacından yaklaşık 17 milyon ton kadar zeytin elde edilmektedir. Dünya sofralık zeytin üretimi son beş̧ yılda ortalama olarak 2,87 milyon ton civarında gerçekleşmiştir.

Önemli zeytin üreticisi ülkeler sırasıyla, İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Tunus, Suriye ve Türkiye’dir. Üretimde AB ülkelerinin payı yıllara göre değişse de ortalama %69 seviyelerindedir. AB ülkeleri arasında ilk sırayı İspanya almakta daha sonra İtalya ve Yunanistan gelmektedir. İspanya’nın AB üretimindeki payı ise %60’lar seviyesindedir. Bunların yanında son yıllarda Avustralya, Japonya ve Arjantin gibi ülkelerde de zeytin üretimine başlanılmıştır.

Dünya zeytinyağı üretimi ise, 2012- 2016 arasında yıllık ortalama 2 milyon 800 tondur. Üretimin %70 gibi büyük bir kısmını başta İspanya, İtalya, Yunanistan olmak üzere AB (Avrupa Birliği) ülkelerinde gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin dünya zeytinyağı üretiminde ki payı yıldan yıla dalgalanma göstermekte olup ortalama %5 dolayındadır. Bu oranla Türkiye, dünya zeytinyağı üretiminde 5. sırada yer almaktadır.

Ülkemizde, TÜİK verilerine göre, zeytin ağacı varlığımız 2000’li yılların başında 100 milyon adet iken son dönemlerdeki dikimlerin etkisi ile 2015/16 sezonunda yaklaşık 172 milyon adete yükselmiştir. Son 5 yılın zeytinyağı üretim ortalaması yaklaşık 170 bin ton ve sofralık zeytin üretim ortalaması ise 452 bin ton ve yağlık zeytin üretimi 1 milyon 291 bin ton olmak üzere toplam zeytin üretim ortalaması 1 milyon 743 bin ton olmuştur. Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı üretimi daha çok Ege ve Marmara bölgesinde gerçekleşmektedir. Aydın, İzmir, Muğla, Balıkesir, Manisa, Çanakkale, önemli zeytin üretimi yapılan illerdir.

Türkiye’de yaklaşık 320 bin zeytinci aile işletmesi mevcuttur. Bunlardan %14’lük kısmı Tariş̧ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ile birlikte Marmarabirlik ortaklarından oluşmaktadır. Tariş̧ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği 22 bin, Marmarabirlik ise 30 bin ortağa sahiptir.

Zeytinyağı kalitesi ve verimi, var olan zeytinin çeşidine, zeytinin sulanması ve gübrelenmesine, zirai ilaç kullanımındaki farklılığa, hasat şekli ve zamanına, zeytinlerin depolandıkları süre ve depolanma şekillerine bağlı olarak değişmektedir. Ayrıca, zeytinyağı üretim sistemleri ve işlemlerdeki parametreler üretimi doğrudan etkilemektedir.

Zeytin üretimi sonucunda, yağlık ve sofralık zeytin ile birlikte zeytinyağı gibi ana ürünlerin oluşmasının yanısıra zeytinyağının işlenmesi sonucunda “pirina” ve “karasu” gibi katı ve sıvı yan ürünler de oluşmaktadır. Pirina çeşitli yollarla ekonomiye geri döndürülebildiği için bir yan üründür, ancak hâli hazırda ticari bir getirisi olmayan karasu bir atık niteliğindedir ve zeytinyağı üretimin ağırlıkta olduğu Akdeniz ülkelerinde çevre kirliliğine sebep olmaktadır.

Zeytin, Ülkemiz ekonomisinde en önemli ilk on ürün içerisinde yer almaktadır.

Zeytinyağı ve salamuraya işlenebilmesi nedeniyle tarıma dayalı sanayi sektörünün ve ihracat sektörünün de önemli ürünlerindendir. Zeytin ve zeytinyağı ortalama 250 milyon dolar civarında ihracat dövizine sahip ve yaklaşık 320 bin ailenin geçim kaynağını oluşturmaktadır.

Ülkemiz zeytin ağacı varlığı ve dane zeytin üretimi ile Akdeniz Ülkeleri arasında İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan sonra 4. sırada gelmektedir. Zeytinyağı üretimi açısından ise Tunus’tan sonra 5. sırada yer almaktadır.

Ülkemizin zeytin ağacı varlığı son yıllarda devlet desteğinin artmasıyla birlikte artış göstermiştir. Şu anda 774.369 ha alanda 1.464.248 ton yıllık üretim söz konusudur. Zeytin ağacı varlığımız ise 172.130.040 adet olarak bildirilmektedir.

Zeytinin işlenmesiyle ortaya çıkan karasu
Zeytinin işlenmesiyle ortaya çıkan karasu

Ülkemizdeki zeytinyağı üretimindeki artış ile birlikte zeytinyağı işlemesinden kaynaklanan organik yan ürün atıkları her geçen gün artmaktadır. Her yıl zeytinyağı üretim sezonunda (Kasım-Şubat) büyük miktarda karasu ve pirina organik atık olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, 100.000 ton zeytinyağı üretimi ile birlikte yaklaşık 500.000 ton karasu, 250.000 ton pirina organik atık olarak ortaya çıkmaktadır.

Zeytinyağı üretiminde genellikle üç yöntem (geleneksel yöntem, iki fazlı sistem, üç fazlı sistem)  kullanılmakta olup seçilen üretim yöntemine göre “pirina” olarak isimlendirilen katı atık miktarlarının oranları arasında farklıklar ortaya çıkabilmektedir. Zeytinyağı üretimi için kullanılan 1 ton zeytinden, geleneksel yöntemde 400 kg, iki fazlı sistemde 800-950 kg ve üç fazlı sistemlerde ise 500-600 kg pirina açığa çıkmakta olup, 2017 yılı için 141.333 ton pirina elde edildiği tahmin edilmektedir. Zeytinyağı üretimi sırasında ve sonrasında açığa çıkan ve çoğunlukla çevre için zararlı atıklar genellikle yakacak, yem katkı maddesi ve çok küçük bir kısmı da tarımda organik gübre amaçlı denemelerde kullanılmaktadır. Üretim sistemlerine bağlı olarak farklı oranlarda ortaya çıkan yan ürünlerin miktarlarının fazla olması, bertarafının zor olması ve depolanma sorunları nedeniyle ciddi çevresel problemlere yol açmaktadır.

Pirina
Pirina

Pirina, özellikle toprak karbon miktarını ve agregat stabilitesini arttırmada önemli bir kaynak olarak kullanılabilmekle beraber doğrudan toprağa uygulamanın bazı dezavantajları da olabilmektedir. Pirina ile ortama verilen karbon (C) kaynağı arttığı için büyük miktarda azot (N) immobilizasyonu oluşabilmektedir ve bu durum bitkiler için gerekli olan azot (N) alımı üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Bu nedenle pirina ile beraber uygun bir azot kaynağı kullanılarak kompost yapılması önemlidir.

Zeytinyağı Üretim Metotları

Günümüzde zeytinyağı üretiminde kullanılan yöntemler, kesikli (geleneksel presleme) yöntemi ve sürekli üretim yöntemi olarak ikiye ayrılır.

Geleneksel presleme yöntemi, yağın hidrolik presler yardımıyla açığa çıkarılması esasına dayanır. Sürekli sistemler ise daha modern yöntem olup, yağın santrifüjle açığa çıkarılması esasına dayanır.

Kesikli (geleneksel presleme) üretim sistemi

Zeytinler proses suyu ilavesiyle yıkanmakta, daha sonra ezilerek öğütülmekte, en son olarak sıcak suyla yoğrulmaktadır. Elde edilen hamur bu işlemlerden sonra preslenerek, yağ̆ fazı ayrılmaktadır. Kesikli üretim sistemi besleme, hammadde depolama, temizleme, ezme, kabuk kırma, kurutma-kavurma, sıkma işleminden sonra filtrasyon/dekantasyon ünitelerinden oluşmaktadır. Kesikli üretim sırasında oluşan hamurun birleşimi %20 yağ̆, %25 katı madde, %55 zeytin öz suyu içermektedir. Presleme prosesinde zeytinler yıkanıp, yoğrulması sırasında ortaya çıkan su miktarı, atık su olarak ortaya çıkmaktadır. Açığa çıkan hamur daha sonraki aşamada preslenerek, yağ̆ ve vejetasyon suyu (karasu) olarak ayrılır, katı fazı ise bir yan ürün olan pirina elde edilir. Presleme yönteminin sonrasında bir ton sıkılan zeytinin başına oluşan karasu oluşum miktarı yaklaşık 0,4-0,5 m3 mertebelerinde olmaktadır.

Geleneksel presleme yöntemi süreçleri
Geleneksel presleme yöntemi süreçleri

Sürekli üretim yöntemi

Zeytin hamurundaki sıvı fazın içerisinde yer alan yağ̆ ve kara suyun yüksek hızla döner santrifüj dekantörler ile katı fazdan ayrılması esasına dayanır. Bu sistem besleme, yıkama, kırma daha sonra hamur hazırlama ünitelerinden oluşmaktadır. Sürekli sistemlerde presleme yerine santrifüj (dekantör)’ ler kullanılmaktadır. Bu yöntemde kendi içerisinde ayırma metoduna bağlı olarak üç̧ fazlı ve iki fazlı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

İki fazlı sistem

üç fazlı sistemden sonra geliştirilmiştir. Bu sistem ile üç̧ fazlı üretim sistemine kıyasla neredeyse atık su çıktısı olmamaktadır. Sistemden atık olarak sadece sulu pirina (bulamaç̧ halinde) çıkmaktadır. Ancak çıkan pirina, içerisindeki atık sudan arındırılmadan kompost olarak kullanılamamaktadır. Bu nedenle katı atık maliyeti iki katına çıkmaktadır.

İki fazlı sürekli üretim yöntemi süreçleri
İki fazlı sürekli üretim yöntemi süreçleri

Üç̧ fazlı sistem

1970’li yılların başında isçilik maliyetini düşürmek, proses kapasitesini arttırmak için geliştirilmiştir. Kesikli (geleneksel) presleme yöntemi ile günde 8- 10 ton zeytin işlenebiliyorken, üç̧ fazlı üretim sistemi ile 30-32 gün kadar proses kapasitesi arttırılmıştır. Ancak bu teknoloji ile geleneksel presleme yöntemine göre üç̧ kat daha fazla su kullanılması gerekmektedir.

Üç fazlı süreli üretim yöntemi süreçleri
Üç fazlı süreli üretim yöntemi süreçleri

Zeytinyağı üretim proseslerinde oluşan atık suyun miktarı ve kirlilik özellikleri, üretimde kullanılan yöntem ve teknolojiye bağlı olarak farklılık göstermektedir. Kesikli yöntemde, 1 ton zeytin için 0,4-0,5 m3 atık su oluşurken, sürekli yöntemde (üç̧ fazlı) 1-1,5 m3 atık su oluşmaktadır.

Zeytin yağı üretim proseslerinde oluşan atık su miktarları tablosu
Zeytin yağı üretim proseslerinde oluşan atık su miktarları tablosu
Zeytinyağı üretim proseslerinde iki fazlı ve üç fazlı üretim sisteminin avantaj ve dezavantajları
Zeytinyağı üretim proseslerinde iki fazlı ve üç fazlı üretim sisteminin avantaj ve dezavantajları

Pirina Nedir?

Zeytinyağı üretimi sırasında zeytinden; yağın dışında, atık su ve katı kısımlar yan ürün ortaya çıkmaktadır. Yağın miktarı, atık su ve katı kısımlar zeytinyağı üretimi yönteminin türüne göre değişmektedir. Zeytin meyvelerinin zeytinyağı üretiminde işlenmesi sonucu geriye kalan katı atığa (küspe) ham pirina (zeytin katı atığı) denilmektedir. Pirina; yağ, zeytin çekirdeği, meyve eti, kabuk ve su içerir. Pirina aslında bir atık madde olduğu için diğer atıklar gibi uygun ve kabul edilebilir bir kullanım olmaması halinde problemler yaratabilir. Zeytinyağı üretim yönteminin türüne göre %2–12 arasında yağ içeren ve “ham pirina” olarak adlandırılan bu atık, pirina fabrikalarında çözücü ekstraksiyonu (hekzan) ile yağı alındıktan sonra “yağsız pirina”, çıkarılan yağ “pirina yağı” ve yağı çıkarılmış pirina ise “yağsız pirina” olarak adlandırılmaktadır.

Pirina
Pirina

Yapılan Çalışmalarda;

Pirinanın farklı tekstürdeki topraklara uygulanmasından sonra organik maddedeki değişimleri ve bu değişimlerin toprak stabilitesi üzerine etkileri belirlenmiş; kumlu topraklara uygulanan farklı dozlardaki pirina, toprağın agregat stabilitesi 2 ay gibi kısa bir sürede arttırmış, bünyesi tınlı kum olan toprağın agregat stabilitesi %4,6' iken, , ağırlıkça %8 oranında pirina uygulanan toprağın 2 ay sonunda agregat stabilitesi değeri %88’e yükselmiştir. Pirina uygulanması özellikle kaba bünyeli toprakların agregat stabilitesi değerini, dolayısıyla su tutma kapasitelerini de arttırdığı bulunmuştur.

Farklı metotlar kullanılarak elde edilen pirinanın özellikleri
Farklı metotlar kullanılarak elde edilen pirinanın özellikleri

Pirina, özellikle toprağın karbon miktarını ve agregat stabilitesini arttırmada önemli bir kaynak olarak kullanılabilir. Bununla beraber pirina kullanımının bazı dezavantajlarıda olabilmektedir. Pirina ile ortama verilen C kaynağı arttığı için büyük miktarda azot (N) immobilizasyonu oluşabilmektedir. Bu da bitkilerin N alımı üzerine olumsuz etki yapabilir.

Başka bir araştırmada tavuk gübresi ve zeytinyağı atıkları ile kompost yapılarak bunların patates üzerine etkileri araştırılmıştır. Kompostun C:N oranı, 15–17 arasında ve besin maddelerince zengindir.

Fitotoksik etkisi bulunmamaktadır. Kompost uygulamasında patates verimi 31,5–35,5 t/ha bulunurken, sığır gübresindeki verim 30,5 t/ha bulunmuştur. Zeytin kara suyunun kullanılması ise toprak pH, EC ve fenol miktarını olumsuz etkilememiştir.

2 fazlı üretim prosesi
2 fazlı üretim prosesi
3 fazlı üretim prosesi
3 fazlı üretim prosesi

Zeytinyağı üretiminde kullanılan su miktarı, oluşan atık suların miktarı ve karakterizasyonu üretim prosesine göre değişkenlik göstermektedir. Buna göre;

1000 ton zeytinin işlenmesi için 3 fazlı üretimde ortalama;

  • Toplam su kullanımı yaklaşık 880-950 m3,
  • Atık su miktarı yaklaşık 1200 m3 (yıkama + dekantör + seperatör atık suyu).

1000 ton zeytinin işlenmesi için 2 fazlı üretimde ortalama;

  • Toplam su kullanımı yaklaşık 250-350 m3,
  • Atık su miktarı yaklaşık 250-280 m3 (yıkama + seperatör atık suyu).

2 fazlı üretim sistemi, sadece atık su miktarı açısından değil, aynı zamanda atık su kirlilik yükü açısından da çok daha çevreci bir üretim şeklidir.

3 fazlı üretim sisteminde dekantöre su ilave edildiği için fenolik bileşiklerin çoğu dekantör atık suyuna geçmektedir. Ancak 2 fazlı üretim sisteminde dışarıdan su girişi olmadığından fenolik bileşiklerin çoğu zeytinyağında kalmaktadır. Her iki üretim prosesi ürün kalitesi açısından karşılaştırıldığında, 2 fazlı sistemde üretilen zeytinyağının polifenoller açısından daha zengin olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir.

İlgili Ürünler

Zeytinyağı üretim proseslerinde oluşan atık su kirlilik yükleri

a) 3 fazlı üretim prosesi

b) 2 fazlı üretim prosesi

Zeytinyağı üretim proseslerinde oluşan atık su kirlilik yükleri tablosu
Zeytinyağı üretim proseslerinde oluşan atık su kirlilik yükleri tablosu

Zeytin, kabuk, etli kısım ve çekirdekten olmak üzere üç ana kısımdan oluşmaktadır. Zeytin cinsine, üretim miktarına, toprak özellikleri vb. bağlı olarak değişmekle birlikte içeriğinde;

  • %10-30 oranda yağ,
  • %40-60 oranda su,
  • %30 oranda katı maddeden oluşmaktadır

(katı madde, %12-25 oranda çekirdek, %1-3 oranda tohum, %8-10 kabuk ve posa, %3 şeker, %2 protein ve %2 oranda diğer bileşikler asitler, vitaminler, mineraller, pektinler-olarak dağılmaktadır.)

Zeytinin kısımları
Zeytinin kısımları
Zeytin işleme aşamaları
Zeytin işleme aşamaları
Ülkemizdeki zeytin işleme tesisleri ve kapasitesi
Ülkemizdeki zeytin işleme tesisleri ve kapasitesi
Kullanılan üretim proseslerinin dağılımı
Kullanılan üretim proseslerinin dağılımı
Karasu bertaraf yöntemi
Karasu bertaraf yöntemi

Atık su bertarafında tesislerin %89’u buharlaştırma lagünleri kullanmakta, kalan %11’i ise atık suyu vidanjörlerle taşımakta ve kanalizasyona deşarj etmektedir.

Üretim sırasında ortaya çıkan bu atık su, ülkemiz genelinde sızdırmaz lagünlerde toplanmakta ve buharlaşmaya bırakılmaktadır. Zeytinyağı üretiminin veya yağışların yoğun olduğu dönemlerde, lagünlerde taşmalar gerçekleşmekte ve oluşan atık su alıcı ortam (toprak, yüzey ve yeraltı sularını) kirletmektedir. Atık suyun lagünlerde buharlaştırılarak uzaklaştırılmasının maliyeti düşük olmakla birlikte, alan gereksinimi yüksektir. Diğer taraftan buharlaşma ile karasu içerisinde uçucu halde bulunan birçok organik madde bu yöntemle havaya karışmaktadır.

Ülkemizde pirina işleme tesislerinin dağılımı
Ülkemizde pirina işleme tesislerinin dağılımı

Sonuç Olarak;

  • Zeytinyağı işletmesi sayısı : 1000-1100, toplam işlenen zeytin miktarı: yaklaşık 1 milyon ton/sezon, tesislerin, %71’i 3 fazlı, %27’si 2 fazlı ve %2’si taş baskı. Zeytinyağı işletmelerinin ortalama kapasite kullanım oranı ~%25.
  • Atık su kirliliğinin önlenebilmesine yönelik olarak değerlendirilen alternatiflerden “2 fazlı üretim” teknik, çevresel, yönetimsel kriterler ve işletmelere getireceği maliyet açısından avantajlı.
  •  Mevcut durumda, sezonda sektörün toplam su kullanımı ~775.000 m3, atık su oluşumu: ~923.000 m3 (3 faz ve 2 faz toplam), atık suyun kirlilik yükü ~70.000 ton KOİ. Tüm ticari kontinü tesislerin 2 fazlı üretime geçmesi durumunda, kullanılan toplam su miktarının ortalama %60, atık su miktarının %80, KOİ yükünün ise %99 azalması söz konusu.
  • Sezonda ortalama 2.000 ton zeytin işleyen bir işletmenin, 2 faza dönüşüm maliyeti ~ 50.000-90.000 TL (dönüşebilir dekantör).
  •  Ülkemizdeki ticari ölçekli kontinü tesislerinin, 2 fazlı üretime geçişinin, toplam yatırım maliyeti ~50-70 Milyon TL.

Zeytin Karasuyunun Tarımsal Amaçlı Kullanımı

Zeytinci ülkelerin birçoğunda zeytin karasuyunun arıtılmasında yaşanan sorunlar nedeniyle karasuyun tarımsal alanlarda sınırlı ve kontrollü bir şekilde sulama suyu olarak kullanımına izin verilmektedir. Bununla birlikte çevre sağlığı açısından bir kısım zeytinci ülkeler bu uygulamaya karşı çıkmakta ve karasuyun toprağa verilmeden önce bir ön arıtımının yapılması gerektiğini savunmaktadırlar.

İspanya’da uzun yıllar boyunca karasu üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda klasik sistem atığı karasuyun 30 m3 /hektar-yıl, kontinü sistem atığının ise 100 m3 /hektar-yıl şeklinde araziye bitki yokken verilebileceği ve yıllık bitkilerde karasu uygulaması ile ekim zamanı arasında en az 1 aylık sürenin geçmesinin gerektiği vurgulanmıştır.

İtalya’da zeytin fidanlarının etrafına Ocak ve Mayıs aylarında m2 ye iki ve dört litre karasu ilavesinin genç sürgün oluşumuna olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir.

Toprakların organik madde içeriğini arttırmak amacıyla Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nde gerçekleştirilen bir çalışmada karasudan elde edilen tortunun zeytinde gübre olarak kullanılabileceği gösterilmiştir. Araştırmada fabrikalardan sıvı atık olarak çıkan karasu dinlendirme havuzlarında bir süre bekletilerek buharlaştırılmış, bu arada bir kısmı da çamur olarak dibe çökmüştür. Karasu tortusu dibe çöken çamurların 5 ay kadar bekletilip kurutulmasıyla elde edilmiştir. Bekletilme ile çamurun organik maddesi %37’lere ulaşmıştır.

Araştırmada elde edilen karasu tortusunun 40 ve 80 kg. lık iki dozu azot ve kireç katkısı sağlanarak taç izdüşümüne serpilmiş ve üstü toprakla kapatılmıştır. İki yıl üst üste yapılan uygulamalardan sonra alınan toprak örneklerinde fitotoksik bir etkiye rastlanmamış ve ürünü arttırıcı yönde önemli sonuçlar elde edilmiştir.

Tariş tarafından desteklenen bir diğer çalışmada dekara 6 ton karasu uygulaması halinde toprakta mikrobiyolojik aktivitenin arttığı ve olumlu sonuçlar alındığı, ancak karasu ilavesinin toprak pH değerlerinde düşmeye neden olduğu için uzun süreli kullanımlarda topraklara kireç ilavesi gerekebileceği vurgulanmıştır. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümünde gerçekleştirilen bir çalışmada karasu üç yapraklı anacına aşılı satsuma mandarin ağaçlarına uygulanmıştır. Uygulamalar ağaçların verim, pomolojik özellikler ve kimyasal özelliklerini olumlu yönde etkilemiştir. Ağaç başına en uygun dozun 10 litre/ağaç olduğu saptanmıştır.

İspanya’da 1990’lı yılların başından itibaren artan zeytin üretimi ile birlikte üç fazlı üretim sistemlerinden kaynaklanan atık problemi ciddi çevre kirliliğine neden olmuştur. Bunun üzerine zeytinyağı fabrikaları nispeten çevre dostu olan iki fazlı sistemlere dönüştürülmüştür. Bu sistemlerin atığı olan sulu pirinanın ise ancak kompostlaştırılarak değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Bununla ilgili olarak İspanya’da birçok araştırma yapılmıştır. Gerçekleştirilen bir çalışmada iki fazlı sistemden elde edilen zeytinyağı atığı, pamuk atığı ve mısır samanı ile kontrollü koşullar altında 8-10 ay içerisinde kompostlaştırılmıştır.

İspanya’da iki fazlı zeytinyağı sistemlerinden üretilen pirina ve karasu atığının (alperujo) agrokimyasal karakterizasyonu yapılmıştır. Bu atığın yüksek nem içeriğinde, asidik pH değerinde ve oldukça yüksek organik madde miktarına sahip ve temel olarak lignin, hemiselüloz ve selüloz yapısında bir madde olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda önemli oranda yağlar, proteinler, suda eriyebilir karbonhidratlar ve küçük miktarda ancak aktif eriyebilir fenolik maddelere sahip olduğu gözlenmiştir. Bitki besin elementleri açısından ise potasyumca zengin, fosfor, kalsiyum ve magnezyumca fakir ve orta düzeyde organik azota sahip olduğu bulunmuştur. Mikro elementlerden ise demirce zengin bakır, mangan, çinko düzeyleri ise birbirine yakın, ancak oldukça düşük bulunmuştur. Bu özellikler tarımsal ihtiyaçları tam karşılayamayacağından bunların değerlendirilmesinde Kompostlaştırma iyi bir alternatif olarak görülmüştür.

Alperujo
Alperujo

Adnan Menderes Üniversitesinde gerçekleştirilen bir diğer çalışmada sıvı ve katı formdakizeytin karasuyunun buğday bitkisinin çimlenme oranına ve verim değerlerine etkisi incelenmiştir. Uygulamalar; sıvı zeytin karasuyu (5-10 l/m2), katı formdaki zeytin karasuyu (4.5 - 6 kg/m2) ve NP gübreleri şeklinde yapılmıştır. Çimlenme oranı NP gübre uygulamaları ile değişmemiştir. Ancak zeytin karasu uygulamaları çimlenme oranını düşürmüştür. Zeytin karasuyu +NP uygulamaları bitki boyunu uzatırken zeytin karasuyu uygulamaları bitki boyunu azaltmıştır. Uygulamaların verime etkisi olmamıştır. Uygulamalar sonucunda bitkideki potasyum kapsamı artış göstermiştir.

İspanya’da yapılan bir diğer çalışmada, zeytin pirinası buğday samanı ve karasu ile kompost yapılmıştır. Yığınlar 15 günde bir havalandırılmış, sıcaklık ve nem kontrolleri yapılmıştır. Kompostlaşma sonucunda olgun kompostların fitotoksik etkisi test bitkilerinin çimlenme oranlarına bakılarak gözlenmiştir. Zeytin karasuyu buğday bitkisinin vejetatif döneminde 50 m3/ha olacak şekilde toprağa karıştırılmıştır. Üç yıllık uygulamalar sonucunda buğday veriminde herhangi bir farklılık görülmemiştir. Buğday bitkisinin erken büyüme döneminde karasu uygulamalarına tolerans gösterdiği belirlenmiştir.

Gerçekleştirilen bir çalışmada, iki faz zeytinyağı atığı ve koyun gübresi ile hazırlanan kompostta pH’nın düşürülmesi amacıyla kükürt ilave edilmiştir. İki hafta sonra pH’nın bir birim düştüğü ve kükürt ilavesinin kompost kalitesi üzerine herhangi bir olumsuz etkisi olmadığı gözlenmiştir. İki fazlı zeytinyağı fabrikası atığının koyun gübresi ve üzüm salkımı ile kompostlaştırılmasında iki farklı havalandırma sistemi kullanılmıştır. Bunlar zorunlu havalandırma (forced aeration) ve karıştırma (windrows turning) şeklinde olmuş ve kompostlaşma süresince temel parametreler kontrol edilmiştir.

Her iki yöntemde de kaliteli bir kompost elde edilmiştir. İki faz zeytinyağı atığının fiziksel yapısından dolayı yığınların karıştırma işleminin mutlak gerekli olduğu ve böylece zorunlu havalandırma için gerekli olan yüksek yatırımdan da kaçınılabileceği bildirilmiştir.

Kirletici zeytinyağı katı atığının (alperujo) üzüm salkımı ve zeytin yaprağı ile kompostlaştırılması üzerine yapılan bir çalışmada, işlem 34 haftada zorunlu havalandırma yapılarak gerçekleştirilmiş ve mekanik karıştırma ile desteklenmiştir. Kompostun olgunlaşması için 16 hafta beklenmiş ve sıcaklık, pH, toplam organik madde, toplam azot, C/N oranı, suda eriyebilir organik karbon, karbonhidratlar ve fenoller, yağlar ve fitotoksisite ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Kompostlaşma performansının ilave edilen dolgu maddelerinin özelliklerine göre etkilendiği bildirilmiş ve üzüm salkımları kompostlaşma sürecine zeytin yapraklarına göre daha fazla katkıda bulunmuştur.

Zeytinyağı fabrikası yan ürünü “alperujo” kompostunun en uygun havalandırma teknolojisini değerlendirmek amacıyla iki ideal yığın hazırlanmıştır. Dolgu maddesi olarak taze inek gübresi ve aşılama için olgun kompost kullanılmıştır. Birinci yığına aktif havalandırma ile birlikte nadiren mekanik döndürme, diğer yığına ise sadece mekanik döndürme uygulanmıştır. Aktif havalandırma ile birlikte mekanik döndürme uygulanan yığında kompost işlemi daha kısa sürede sonuçlanmıştır. İki faz zeytinyağı atığı, badem kabuğu, pirinç samanı ile kompostlaştırılma yapılan bir diğer çalışmada kompostlara bakteri aşılanarak bu işlemin hümifikasyon oranına etkisi belirlenmiştir.

Adnan Menderes Üniversitesinde gerçekleştirilen bir çalışmada zeytin karasuyunun 0, 5, 15, 20, 25, 30 g/kg dozları ile kalsiyumun 0, %2.5, %5 dozlarının toprak verimliliği ve mısır bitkisinin gelişmesine etkileri incelenmiştir.

Zeytin karasuyunun 15-20 g/kg dozu ve % 2.5 kireç dozu mısır bitkisinin N, P, K kapsamı üzerine pozitif etkilerde bulunmuştur.

Tunus’ta gerçekleştirilen çalışmada, zeytinyağı üretim işleminin katı atığı, zeytin pirinası ile tavuk gübresi kompostlaştırılmış ve karasu ile sulanmıştır. Denemeler üç adet havalandırılmış windrow tipi yığında yürütülmüştür. Zeytin karasuyu biyooksidatif faz (3 ay) süresince devamlı kullanılmıştır. Daha sonra su ile değiştirilmiştir. Ana işlem parametreleri; sıcaklık, pH, nem ve C/N ölçülmüştür. Olgunlaştırılmış kompostlar, patates üretiminde toprak iyileştirici olarak kullanılmış ve patates veriminde %10-23 artış gözlenmiştir. Stabilize kompost içinde ortalama fenolik bileşik madde miktarı %0.24 bulunmuştur. Deneme sonucunda elde edilen kompostların, patates üretiminde sürdürülebilir tarım potansiyeli olduğu bildirilmiştir.

Bir diğer çalışmada laboratuvar koşullarında iki faz zeytinyağı işletme atıklarının ve bu atıklardan oluşturulan kompostların farklı bitki patojenleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda bu atıkların ve kompostların sürdürülebilir tarım sistemi içerisinde biyopestisit olarak kullanılma potansiyeline sahip olabilecekleri bildirilmiştir. Olgun kompostların çeşitli patojen mantarlara, yabancı ot tohumlarına ve nematodlara karşı etkili olduğu bildirilmiştir. Bir diğer çalışmada ise yağlı ve yağı alınmış iki faz zeytinyağı fabrikası pirina atığının toprak iyileştirici olarak zeytin bahçelerine etkisi çalışılmıştır. Toprak uygulamaları sonucunda organik karbon, toplam azot, alınabilir fosfor, potasyum ve agregat stabilitesi gözlenmiştir. Uygulamaların ikinci yılında yaprak analizlerinde N, P, K artışları gözlenmiştir. Denemeler sonucunda ham materyallerin organik madde kaynağı olarak bir potansiyele sahip oldukları bildirilmiştir.

Zeytin karasuyunun buğday samanı ile kompostlaştırılması sürecinde fenolik bileşiklerdeki nitelik ve nicelik değişimleri bir başka araştırmada çalışılmıştır. Polifenol kapsamıile hümifikasyon ve lignin kaybı arasındaki bağlantı nedeniyle polifenollerin hümik madde sentezine katkı sağladığı ileri sürülmüştür. Fenolik bileşiklerin çoğu, kompostlaşma sürecinde ortadan kaybolmuştur. Sonuç ürününde hydroxytyrosol, kaffeik ve syringik asit ve oleuropein bulunmuştur.

Yine Tunus’ta gerçekleştirilen bir çalışmada, zeytin fabrikası atık çamuru ile susam kabukları kompostlaştırılmış, fenolik bileşik kapsamındaki değişiklikler ve biyotoksik özellikler incelenmiştir. Kompostlaşmadan 7 ay sonra tüm fenolik bileşikler kaybolmuş ve karasu çamurunun fitotoksik etkileri bitki çimlenme indeksi ile takip edilmiş ve 210 gün sonra çimlenme indeksi %80’e ulaşmıştır.

Hümik asitler, toplam 9 aylık kompostlaştırma periyodunda, ilk 30 gün zeytin karasuyu ya da musluk suyu ile sulanan zeytin fabrikası katı atığı ile hazırlanan iki yığında nizole edilmiştir. Hümik asit alt bileşenleri elementel analizler ile belirlenmiştir. Her iki kompost sürecinin iyi hümifiye olmuş organik madde için uygun olduğu ve toprak iyileştirici olarak kullanımlarının önemli katkılar sağlayacağı bildirilmiştir. Tunus’ta gerçekleştirilen bir diğer çalışmada, zeytin fabrikası atık çamurunun tavuk gübresi ile karıştırılıp kompostlaştırılmasının gübre oluşumu için çok faydalı olduğu görülmüştür.

Bir diğer çalışmada, zeytin fabrikası atık çamuru tavuk gübresi ile 210 günde kompostlaştırılmıştır. Yığınlar, zeytin karasuyu ve şekerli su ile % 40-60 nemli tutulmuştur. Kompost karışımı biyolojik parçalanma sırasında sıcaklığa bağlı olarak, yüksek bir mikrobiyolojik aktivite göstermiştir.

Kaynaklar

Serkan SEZEN