profil resmi
Serkan Sezen
Ziraat Mühendisi, Konya

Rejeneratif Tarım İle İlgili Bilinmesi Gereken 25 Kritik Bilgi

15 Dakikalık Okuma
2 Aralık 2020 Çarşamba
Yetiştiricilik
Rejeneratif tarım
Özet
“Rejeneratif Tarım” bir pazarlama terimi değildir, tam aksine uzmanların ciddiye alması gereken bir harekettir.
0
Paylaş

Mega Food'un direktörü Bethany Davis,“Topraklarımızın yavaş yavaş yok oluyor olması, rejeneratif tarıma odaklanmamızı sağlayan şeydir” diyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor “60 yıl veya daha az hasat yapacak zamanımız kaldı ve ürettiğimiz ürünler 50 yıl öncesine göre daha az besleyici, aynı zamanda topraklarımızı dünyayı doyuramayacak kadar tahrip ediyoruz.” Buna rağmen bu konuda çok geç kalmadığımızı ve yapılacak bir şeyler olduğunu iklim çözümün ayaklarımızın altındaki toprak olduğunu ifade ediyor.

Burada, bu tür değişimlere yol açan etmenlerin nedenlerini ve nasıl bir fark yaratabileceğimize dair herkesin bilmesi gereken 25 önemli noktayı paylaşmak istiyorum.

Rejeneratif tarımla uğraşan bir üretici
Rejeneratif tarımla uğraşan bir üretici

1. Endüstriyel Tarım = Dejeneratif Tarım.

Kullanılan tarım yöntemine bağlı olarak, topraklarımız; ya canlı; “kendi kendini üreten canlılık kaynağı olarak”, ya da kimyasallarla desteklenen; “yapay gübrelere ve herbisitlerden oluşan bir kokteyle yetiştirilen mono ürünler için cansız bir ortam olarak değerlendirilir.”

Bu durum son derece mekanik hale getirilmiş endüstriyel ölçekte kimyasal yoğun tarım, daha önce toprakta depolanan büyük miktarlarda CO2 salınımını hızlandırdı. Endüstriyel tarımın yoğun kullanılmadığı dönemlerde  Dünya topraklarındaki karbonun en az %50’si atmosferimizde yer almaktaydı. Buna ek olarak, sanayileşmiş tarım, daha fazla CO2 yayar.

Avustralya'daki Jindilli Çiftliği (%100 rejeneratif)
Avustralya'daki Jindilli Çiftliği (%100 rejeneratif)

Rüzgar koruyucuları olmayan ve rüzgara maruz kalan münavebe yapılmayan arazilerde rüzgar zaman içinde toprağın aşınmasına yol açıyor, ayrıca toprağın bilinçsiz sürümü ve uygun ekipmanın kullanılmaması toprağa yarayışlı olan (mantar ve bakteri kütlesini) floranın bozulmasına ve parçalanmasına neden olur, kullanılan kimyasallar, özellikle geniş spektrumlu antibiyotikler gibi kimyasal maddelerin kullanılması, toprağın sağlığının ayrılmaz bir parçası olan toprak mikrobiyolojisinin sağlamlığını da zayıflatır, münavebe bu nedenle çok önemli olup toprağın maruz kaldığı bu stresi bertaraf etmek adına ve toprak florasının korunması adına çok önemlidir.

AFS direktörü Brian Zapp, “Şu anki toprak bozulma oranı bu şekilde devam ederse, insanların beslenmesi için gereken mahsulleri yetiştirmek için yeterli olan toprağın 50 yıldan daha az sürede kaybolacağını ifade etmiştir.”

2. Rejeneratif Tarım, çözümdür.

Su döngüsünün bozulmasıyla, aşırı su baskınları ve kuraklıklar artmaya başladı. Su döngüsünün bozulmasının cevabı topraktır bu nedenle, rejeneratif tarım metotları ile toprağımızı tekrar kazanabiliriz. Batı Afrika'daki çöllerde rejenaratif tarım metotları kullanılarak çiftçiler yaklaşık 3 cm yeni toprak üretimi sağlamışlardır. Bu sayede arazinin su depolama kapasitesi de artmaya başlıyor. Yeni oluşan toprağın porozite yapısı daha fazla su tutma kapasitesine sahip olmakta, sağanak yağışların ve su taşkınlarının bile toprağa etkili bir şekilde sızması ve toprakta tutulmasını sağlamaktadır. Buna ek olarak rejenaratif tarım, erozyonun önlenmesine yardımcı olur şiddetli kuraklık dönemlerinde toprakta oluşan su tutma kapasitesindeki artış nedeniyle tarladaki mahsul tutulan sudan faydalanır. Karbon döngüsünün bozulması insanlığı tehdit eden ölçekte küresel ısınmaya yol açıyor. Çözüm topraktır. “Yeni oluşan üst toprak, yaklaşık% 60 oranında elementel karbondur ve karbon tutumu ve toprak rejenerasyonu yoluyla iklim değişikliğini tersine çevirmek için bir mekanizmaya sahiptir.”

3. Toprağımızı iyileştirmemiz çok önemlidir.

Yapılan çalışmalar ürkütücü bir gerçeği gözler önüne seriyor, beslendiğimiz, nefes aldığımız, yaşadığımız Dünyadan; “Yılda 16 milyon futbol sahası büyüklüğünde arazi toprak kaybediyoruz, kısacası her dakikada 30 futbol sahası büyüklüğünde araziye denk gelen bir kayıp!!!!!

Dünyayı kurtarmak için, önce dünyayı kurtarmamız gerekiyor. İnsanlık tarihinde kritik bir kavşak noktasında yer almaktayız, hem de ileride yaşanacak bir dünya için kararlar almamız gereken bir kavşak noktası. Bu toprak kayıplarını ve iklim değişikliğinin uzun vadeli etkilerini tersine çevirmek için yapılan acil eylem planlarına ihtiyacımız olduğu net bir gerçektir. Tarım, iklim değişikliğine karşı mücadelede rol oynayabilir ve oynamalıdır. Hali hazırda tarımsal faaliyetten kaynaklanan sera gazı emisyonlarının % 15'ine kadar, topraktaki karbonu yakalayarak azaltmanın ve dengelemenin yollarını bulmamız gerekiyor. Daha sağlıklı bir gıda sisteminin temelini oluşturarak, atmosferimize giren ve onu tekrar toprağa döndüren geniş çaplı bir rejeneratif tarım uygulama planı oluşturmalıyız. ”

Tarlada rejeneratif tarım uygulamaları için eğitilen stajyerler
Tarlada rejeneratif tarım uygulamaları için eğitilen stajyerler

4. Dünya devrilme noktasında.

Bu durum, insanlık tarihinde çok önemli bir zaman. Dünyamızın geleceği, çocuklarımızın ve torunlarımızın dünyası bizlere güveniyor. İklim değişikliğine, sürdürülebilirliğin ve mevcut koşulların ötesine geçen, doğal sistemin yenilenmesine yol açan alternatif bir çözüm var. Rejeneratif uygulamalar, yaşamın yok olduğu yerleri yaşam alanlarına geri döndürüyor, iklim değişikliğini tersine çeviriyor ve yıllar süren yoğun çiftçilikten kaynaklanan hasarı yeniden inşa ediyor.

Rejeneratif tarım, pozitif zincirleme reaksiyona geçmek için bir yoldur, topraklarımız kendini yenileme yeteneğine sahip, rejeneratif tarım ilkelerini uygulayabiliyorsak, biyoçeşitliliğin artacağını, toprağımızın zenginleşeceğini, havzaları iyileştirebileceğimizi ve aynı zamanda benzeri görülmemiş bir etki ile topraktaki karbonu yakalayabileceğimizde aşikardır. Topraklarımızı koruyabiliriz. Rejeneratif tarım bunların hepsini yapma gücüne sahiptir.

Tarım günümüzde, dünyanın en büyük gelişme, ekonomik ve çevresel zorluklarından bazılarıyla karşı karşıya kalmıştır, Kakao gibi para getirisi yüksek mahsulleri yetiştiren milyonlarca çiftçi, özellikle de küçük işletmeler asgari geçim seviyelerinde yaşıyor, üstüne toprak ve ormanlar gibi doğal kaynakların bozulması endişe verici bir boyuta ulaşınca senaryo gittikçe kötüleşiyor. Bu arada üretilen tüm ürünlerin yaklaşık 1/3 kaybediliyor veya israf ediliyor. Nüfus 2050 yılına kadar 2 milyar artacak, olduğumuz gibi devam edemeyiz. Bu sorunların üstesinden gelmek, hiç de kolay bir durum değildir.

5. Sağlığımız değişime bağlıdır.

Rejeneratif, organik tarımla, Dünya üzerinde ilk yedi ölüm vakasının dördünün etkisini büyük ölçüde azaltabiliriz, Herbisitlerin, böcek ilaçlarının ve mantar ilaçlarının çevremizde ve vücudumuzda etkilerinin birikimi zaman alabiliyor. Örneğin; glifosatın (geniş spektrumlu bir sistemik herbisittir ve ürün kurutucusudur.) bazı büyük firmalar insanlar için güvenli olduğunu ve güneş ışığında ve toprakta hızla parçalanacakları konusunda ısrar ettiler. Şu an bunu kabul etseler de yıllardır aşırı kullanım nedeniyle yağmur sularımızda glifosat yoğun bir şekilde bulunmakta. Glifosatın, insan hücrelerini doğrudan etkilemese de bağırsaklarımızdaki milyarlarca bakteri üzerinde büyük etkisi vardır.

6. Yiyecekler daha besleyici olabilir.

Gıdanın besin değeri çöküyor, bugün yiyecekler, birkaç kuşak geçmişte ki besin seviyelerinin %50 ila %60'ı seviyesinde. Besin maddeleri ve mikroorganizmalarla zengin yenilenmiş toprak, bitkilerin beslenme güçlerini artırarak besin seviyelerinde de yüksek kaliteye yol açacaktır.

7.… ve daha lezzetli.

Rejeneratif organik tarım sistemlerinde, toprak besleniyor ve toprak yenileniyor. Tüketicilere faydası, yiyeceğin kalitesi ve tadı. Rejeneratif bir organik sistemde yetişen domates tattıysanız, diğerlerini hemen fark edebilirsiniz. Renk ve tat, sağlık açısından zengin, bitki besinleri açısından zengin, kaliteli yiyecekler olarak hemen kendilerini gösterebilmektedirler.

8. Kısaca, Rejeneratif tarım

Rejeneratif tarım, çiftçilik de kimyasal uygulamaların sona ermesi, etkin münavebe, örtü bitkileri ve ağaçlandırma ve toprağa organik madde eklenmesi olaylarının tümünü kapsayan bir modeldir. Bu koşullar altında, bitkiler için gerekli olan toprak mikroorganizmaları şaşırtıcı bir şekilde çoğalırlar. Bitkilerin kök yapıları mükemmel bir seviyeye ulaşır ve besin maddelerinin alımı artar, bize daha kaliteli ürün sunarlar. Rejeneratif tarım ile toprağın yapısı iyileşir, topraklarda daha fazla karbon tutulması ve su akışının yavaşlaması sağlanır. Mevsim boyunca toprak verimliliği bileşikleri ve her mevsimde yeni üst topraklar oluşur.(Endüstriyel tarımın tam tersi bir modelleme)

9. Toprak merkezidir - ama dahası var.

Rejeneratif Organik Tarımın 3 temel ayağı: “Toprak Sağlığı”, “Hayvan Sağlığı” ve “Toplum Sağlığı”dır. Bu model, topraktaki karbon tutumu yoluyla iklim değişikliğini nasıl azaltabileceğimize yönelik çözümler sunuyor ayrıca, hayvan sağlığı ve toplum sağlığı olarak sadece emek ve üretim modellerinin, tarımın canlılığına ve sağlığına katkıda bulunduğu bir geleceği inşa etmek olduğuna bakıyor.

Tedarikçi açısından, sorunun kirletici maddelerin, plastiklerin ve kimyasalların ötesine geçtiğini de eklemekte fayda var.

Hindistan'da pilot bir çalışma sahası
Hindistan'da pilot bir çalışma sahası

10. Rejenerasyon sürdürülebilirliğin ötesine geçer.

Rejeneratif Tarım, baştada belirtildiği gibi bir hareket bir eylem planıdır. Çevrenin ve insanların Dünyayı restore etmek için birlikte çalıştığı bir restorasyon projesidir.

Organik ve GDO içermeyen gıdalar ileri dönemlerde daha da ön planda olacak ve sağlık açısından vazgeçilmeyen bir seçenek haline gelecektir. Ancak artan iklim değişikliği ve gıda beslenme bilinci ile birlikte ebeveynler, tarım uygulamalarının arkasında ne olduğunu ve giderek daha fazla gıda şirketinin çalışmaları hakkında detaylı bilgi almak istiyorlar. Bu durum, tüm araştırmalar sürdürülebilir tarımın üstünde ve ötesinde, rejeneratif tarıma yöneliyor.

11. Tüketiciler cüzdanlarıyla oy kullanırlar.

Tüketicilerin daha kaliteli malzemeler için daha fazla para ödeyeceğini biliyoruz. Rejenaratif tarım uygulamaları ile kısacası organik ürün yetiştirmede sertifikasyona dayalı özellikle kamudan onaylı ürünlerin tüketiminde, araştırmalar tüketicilerin %82‘sinin bu tür uygulamalar ile üretilen sertifikalı ürünlere verdikleri paranın yüksek olmadığını düşünmekteler.

Geçmişte, gözden kaçırılan ve ıskalanan konulardan birisi çiftçilerden mümkün olan en ucuz gıdayı yetiştirmelerinin istenmesiydi. Doğal olarak çiftçilerimiz iyi ürün uygulamalarından daha çok ucuz ürüne odaklandıklarından tüketici taleplerini dikkate alan üretim modelleri üzerinde durdu, bu durum üretilen ürünlerde kalite düşüklüğü ile sonuçlanınca dibe vuruş başlamış oldu.

Doğal olarak bu durumun sonucunda tüketiciler tek bir noktada buluşmak durumunda kaldı sağlıklı organik ürünlerin tüketimi bunun tek koşulu ise rejenaratif tarım.

12. Rejenaratif tarım karlı

1986'da Montana’da bir çiftçi rejeneratif tarım metotlarını uygulamaya başladıktan tam 5 yıl sonra çiftliğinin daha karlı bir hale geldiğini ve 1991 yılında bölgede ilk %100 sertifikalı organik çiftliklerinden biri olduğunu ifade etmiştir. Pahalı kimyasal girdiler satın almaktan tamamen vazgeçerek organik ürünler üretmeye başlayan çiftçi çiftliğinin 5 yıl içinde kendi giderlerini karşılayabilen hatta üçüncü yıldan sonra kar getiren bir yapıya dönüştüğünü, aile çiftliklerinde bu yapının daha kısa sürede oluşabildiğine de dikkat çekmiştir.

Rejeneratif İş: “Refah Yarışı”

Rejeneratif işletmeyi açıklamanın en basit  yolu, gelecek nesillere sağlıklı bir gezegen bırakılmasını istiyorsak, son derece önemli olan net bir pozitif etkiye sahip olmasıdır. Tarım  sektörü ekonomik savaşlara dahil olan bir sektör olarak karşımıza  çıkmaktadır. Günümüzde tarım sektörü alanı büyük ölçüde sistemden ayırmaya, ayırdıktan sonra bölmeye ve sonunda parçalamaya odaklanıyor; doğal olarak bu sistem sürdürülebilir bir düzen değildir. Ticaret kültür yaratır; işletmeler, çevresel ve sosyal kriz kültürüne katkıda bulunmuştur. Rejeneratif  işletme, sahip olduğundan daha fazlasını bırakır, bu nedenle  "dairesel", "yeşil" ve hatta "sürdürülebilir"  iş paradigmalarından daha etkilidir. Bu hareketlerden herhangi biri çalışsaydı, bugün bulunduğumuz yerde olmazdık. Sağlıklı bir gezegen istiyorsak bu hareketi her yerde sürdürülebilir kılmalıyız.

Açıkçası, tüketicilerin bu değişime ilgisi oldukça yüksek. 50 yıllık tüketici pazarlama araştırmalarında, daha önce hiç böyle bir sonuç görülmemiştir. Her alışveriş kategorisinde ve demografik grupta 10 katılımcıdan 8'i bugün  rejeneratif çözümler talep etmektedir. Müşteriler markaların mükemmel  olmasını beklememekle birlikte, %95'i, etkileri konusunda tamamen şeffaf olan üreticilerden rejeneratif ürün ve hizmetler satın alma isteğini dile  getirmektedir. Rejeneratif Tarım metotları kullanan işletmelere dayalı yenilenebilir bir ekonomiye inandıklarını belirten işletme sahipleri, yenilenme ilkeleri bu yüzyılın en büyük ekonomik fırsatını sunduğuna inanmaktadırlar. Rejeneratif sistemleri ve değerleri  faaliyetlerinin dokusuna dahil eden şirketler ve kuruluşlar için bu hareket 'Refah Yarışı' olarak adlandırılmaktadır. ”

İlgili Ürünler

13. Büyük resimde, tasarruf edebilirsiniz.

Ucuz yiyeceklerin yüksek maliyetini ve bu durumun çiftçileri kırsal alanlarda nasıl zorladığının etkileri anlatılmaktadır. Meksika Körfezi'ndeki gibi doğal bir felaket olmadıkça, resmin büyük tarafından bakıldığında daha az parasal değer girdileri oluşturduğundan ölçek olarak aslında zarardan çok belirli marjlarda kar bile elde edilmektedir. Diğer bir yandan sağlık harcamaları büyük şehirlerde yaşayan insanların ciddi maliyet kalemlerinden birisini oluşturmakta bu nedenlere jeneratif ürün kullanımı sağlığımız açısından harcanan tutarların 1/100’ünü bile oluşturmamaktadır.

14. Değişim hızlı olabilir.

Değişim çok hızlı gelişmekte ve organik ürünlere olan talep gün geçtikçe artmaktadır. Süpermarketlerdeki organik seçeneklerin neredeyse bulunmadığı 80'lerin ortalarından günümüze 30 yıllık bir süre geçmiş ve hemen hemen her mağazada organik ürün günümüzde bulunmaktadır. Bu hızlı değişimin net bir göstergesidir. Dünyayı sağlıklı, lezzetli besinlerle doyurmak bu jenerasyonun hem hedefi hemde görevi olmalıdır. Buna iki kuşaklık bir proje olarak bakarsak, şu anda bu yolun yarısını kat etmiş durumdayız.

Amerika’da “Chemical Free” organizasyonu ile kimyasal tarımı yenileyici organik tarımla değiştirerek suni olarak düşük fiyatlı, düşük değerli gıdalarla makul fiyatlı, yüksek besleyici, elde edilmeye başlanmıştır. Bu durumda hareketin en büyük mottosu birlikte hareket, ortak bir yapı oluşturmak (kooperatifleşme) başta gelmektedir.

15. Bir adım atmak hareketi başlatmak için yeterlidir.

Bu bir hareket olduğuna göre devlet teşviki bu yönde olmalı bu sayede bir seferberlik misali herkes bir adım atması için teşvik edilmeli. Standartlar oluşturulmalı sera gazı etkilerini azaltmak bu adımın ilk kuralı olmalı ve bu konuda çevresel bilinç yaratılmalıdır. Çiftçilere eğitimden, iklim dostu tarım politikalarını zorlamaya kadar her rejeneratif kuruluştan birini desteklemek bu projenin hızlı hareketini sağlar.

Şirketler tedarik zincirlerinin bir değerlendirmesini geliştirmek için Rejeneratif Organik Sertifikasyon ile çalışmalı ve her bir ürünün tanıtım sertifikası olmalı. Ve bu projenin start alacağı lokasyonlar çok iyi belirlenmelidir. Bir tedarik zincirini veya üretim sürecini değiştirmek zaman alabilir; ancak uzun vadede sağlanan faydalar bu markaları parlatarak ön plana çıkaracak, çevreye karşı sorumlu ürünler sunan şirketlerin desteklemesi ile birlikte bu ürünleri tercih eden tüketicilerin gözünde rakipleri arasında bu şirketler daha iyi konumlandıracaktır.

Türkiye’de sizlerinde bildiği üzere gıda işletmelerinin bir çoğu tedarik zincirinde yer alan al-sat görevini üstlenmiş firmalar görünümündedir. Bu firmaların arazide vakit geçirmesi ve yatırım yapmaları onları farklı bir konuma getireceği aşikardır.

San Luis vadisindeki çiftçilerinden çalışmalar
San Luis vadisindeki çiftçilerinden çalışmalar
Gıda zincirinin başında olmak, rejenerasyona nasıl girdi sağlayabileceğimizin temeli olarak ürün inovasyonuna bakılmasını gerektirir, sürdürülebilir tarım sisteminde ürettiğimiz tohumlar veya mahsul sürdürülebilir bir geleceği sağlamlaştırmanın tek yoludur. Rejeneratif bir tarım sistemi üzerinde en büyük etkimizi yaratabileceğimizi düşündüğümüz başlangıç noktası ürün inovasyonudur.

16. Sertifikalar standardı belirler.

2018'de, Rejeneratif Organik İttifak adında bir kuruluş Amerikalı çiftçiler tarafından oluşturularak “Rejeneratif Organik Sertifikasyon (ROC)” geliştirmeye başladı. Çiftçilerin gelişmesi içi sürekli eğitim saha teması ile birçok bölgede yeşil devrim yapmışlardır.

Oluşturulan bu sertifika sistemi çalışması şu şekilde bir amacı baz almaktadır, belli bir standart oluşturulmuş sertifikasyon sisteminde tüketici almak istediği ürünün standartlarını, künyesini, bitkisel içeriğini, 100g mevcut kalorisini görmekte ve bu sertifikanın birebir özelliklerini taşıyan ürünü alma garantisi ile alışveriş yapmaktadır.  

17. Teknik gelişmeler rejeneratif tarımı kolaylaştıracaktır.

Avrupa’da birçok kuruluş rejeneratif tarımı girişimlerindeki en son adım olarak nitelendirmektedir. 2024 yılına kadar birçok Avrupa ülkesi bu projenin içinde yer alarak milyonlarca dönüm tarım arazisi hakkında bir envanter oluşturarak planlama yoluna gitmeye başlamış tüm ülke çapında rejeneratif tarım metotlarını uygulamaya koymuştur. Şu anda, çiftçiler sürekli genişleyen bir karar alma yazılımı ürün yelpazesi ile büyük bir veritabanı kurmayı hedefliyor. Sisteme veri girişi tek bir noktadan giriliyor ve sistemdeki tüm paydaşlarına aktarılıyor. Bu sayede ülkede yetiştirilen ürün deseni, üretim bilgileri, verim oranları ve birçok istatistiki bilgiye anında ulaşılabiliyor. Ürün yeterlilik oranlarına göre, alıcı gruplara ürün hakkında detaylı bir bilgi aktarımında bulunabiliniyor.

18. Küçük değişiklikler = Büyük sonuçlar.

Daha sürdürülebilir ve rejeneratif seçimler yapmaya başlamak bir adım öne çıkmak ve tüm malzemelerinizin nereden geldiğine bakmak, rejeneratif tarım için bir başlangıç olabilir. Örnek olarak geleneksel metotlarla yetiştirilen bezelye yerine rejeneratif metotların uygulandığı bir yetiştiricilikte toprak, iklim ve su yollarının iyileştirmesi mümkündür. Daha güçlü bir çeşit yaratmanın yanı sıra kullanılan münavebe bitkisi türü ile birlikte toprağa karbonun geri dönüşünü de teşvik edilir, toprağı azotla zenginleştirir ve biyolojik çeşitliliği arttırır.

19. Şeffaflık bir zorunluluktur.

Markaları, değerli kılan en önemli özellik tüketicilerini, ürünlerinin sağlığımızı  neden destekledikleri konusunda bilgilendirmekten geçmektedir. Bu markanın soframıza tüketilmesi için gelene kadar geçirdiği yolculuk tüketicilerine vereceği en önemli bilgilendirmedir. Nerede ve nasıl yetiştirildiği konusundaki şeffaflık, müşterilere, rejeneratif/sürdürülebilir uygulamaları desteklemenin neden bu kadar önemli olduğunu daha iyi anlamalarına yardımcı olur.

20. İzlenebilirlik

Geleneksel tarım da sık sık gözden kaçan bir unsurdur izlenebilirlilik, oysa ki rejeneratif tarım metotları ile çalışıyorsanız, ürünü, işlendiği tüm noktalardan, tüketicinin ellerine kadar, yetiştirildiği yerin grafiğinden takip edebilirsiniz. Ancak en önemlisi, “Sorumluluk” “İzlenebilirlik” dir. Bir işletme olarak, ne kadar çok çalışıldığının ve metodolojisine bağlı kaldığının kanıtıdır. Üreticilerin, vazgeçilmez bir, izlenebilirlik durumu, ekonomik hesap verebilirlik ve büyüme koşulları, çalışanların ödeme taslakları, makbuzlar, işleme koşulları dahil olmak üzere bir ürün hakkında bilgi hazinesini de birlikte yaratır. İzlenebilirlik sayesinde, içeriğinizin ürününüze nasıl ulaştığını etiketten, etiketlemeye kadar tüm aşamalarını gösterebilirsiniz.

Bu durum, yabancı tedarikçilerin izlenebilirliği yalnızca kalite ölçüsü değil, aynı zamanda kaçakçılık ve biyo-terörizme karşı da önemli bir güvenlik önlemidir. Bu, Gıda Güvenliği Modernizasyon Yasası'nın bir parçası olarak tüm botanik gıda ürünleri ithalatçıları için gelişen bir gereksinim olan AFS'nin Sorumlu Kaynak Kullanımı Girişimi ve Yabancı Tedarikçi Doğrulama Programlarının (FSVP) başarısının kilit unsurlarından biridir.

Bu organizasyonun içinde kalan gruplar, 2020 yılına kadar küresel doğrudan kaynaklı tedarik zincirinden %100 izlenebilir kakao hacimlerine ulaşmayı taahhüt ettiğini belirtti. Çiftçi düzeyinde, Çiftçi Bilgi Sistemleri (OFIS), asgari düzeyde izlenebilirlik, eğitim faaliyetleri, çiftliklerdeki işçilik ve tarım uygulamaları gibi sürdürülebilirlik verilerini ve çiftlik büyüklüğü ve altyapıya uzaklık gibi GPS haritası verilerini kaydeder. OFIS ayrıca, finansal hizmetlere erişim sağlayan çiftçilere mobil para ödemeleri yapma imkanı vermektedir. Dijital Uyarlanmış Çiftlik Gelişim Planları (FDP), çiftçilere çiftlikleri hakkındaki verilere dayanarak kişiselleştirilmiş tavsiyeler vermektedir.

21. İşbirliği daha fazla değişime neden olacaktır.

Bu hareketin açık kaynaklı rejeneratif tarım bilgisine doğru ilerlediği görülmektedir. Öyle rekabetçi bir toplumda yaşıyoruz ki, kişisel tarım yöntemleri için araştırma yapan şirketler sıklıkla kendi hatalarını gizleyerek daha büyük zararlara yol açmakta, bununla birlikte, rejeneratif tarım ve tarım konusundaki tüm araştırmamızı açık kaynaklı olarak yapmaya başlarsak, mükerrer olan denemeleri ve sonuçları için ciddi zaman kazanabiliriz. Türkiye’de ÇKS kayıtlı 2.1 milyon çiftçinin tek başına çalışmasının yerine, 2.1 milyon Türk çiftçisinin, üretim kooperatifleri veya oluşturacakları birliklerde birlikte çalışmasını sağlayabiliriz. Tam tedarik zinciri şeffaflığı, her koşulda, başarıyı beraberinde getirecektir.

Açık kaynak tarımı olarak nitelendirmek istediğim şey aslında yönetimsel bir bütünlük bu modelin işlemesi dörtlü saç ayağı şeklinde kamu, özel işletmeler, üniversiteler ve STK lar olmalıdır.

Çözüm? Dejenere olmuş ekosistemlerin yenilenmesi ve canlandırılması ile ilgili ve her mahsul için rejeneratif çözümler var.

Bu organizasyonun Türkiye için başarılı olabilmesi için;

  • Daha fazla işbirliği yapılması,
  • Benzer düşünen organizasyonların araştırılıp temasa geçilmesi,
  • Çeşitli uzmanlıklara ve farklı bakış açılarına sahip çiftçilerin veya uzmanların dinlemesi,
  • İyileştirmeler yapılabilecek alanları belirlemek için kaynak bulmak.

www.wolfesneck.org/openteam/  adresine göz atmanızı tavsiye ederim.

22. Çiftçiler

Çiftçileri konvansiyonel tarımdan korumaya organik ve ardından daha da bütünsel olan organik rejenerasyon tarım olan nihai hedefine doğru yönde nasıl hareket ettirebiliriz?

Bu durumun bir tek çözümü var çiftçinin ihtiyaçlarını tam olarak anlamak ve bunun için çiftçilere yakın çalışmak. Burada çiftçilerimize nasıl çiftçilik yapılacağını asla söylemek değil, ancak pazardaki yeni fırsatlar ve teknolojilerle bağlantı kurmalarının desteğini vermek.

Çiftçilerin geleneksel tarım metotlarını terk etmeleri ve iş yapış tarzlarını değiştirmek oldukça zordur. Yıllar alabilir, ancak uzun vadede nesillerine çok daha yaşanabilir bir çevre ile birlikte toprak bırakacakları anlatılarak başarıya ulaşılabilir.Kısacası yoğun saha teması yerinde analiz ve çözüm odaklı yaklaşım öncelikli hedef olmalıdır.

23. Perakendeciler farkı yaratır.

Perakendeciler, satış noktası bilgileriyle ve rejeneratif devrimin bir parçası olan markaları destekleyerek satışın hızlandırılmasına yardımcı olabilirler.

FAO'ya göre, dünyadaki gıda arzının yaklaşık %99'u toprak bazlı üretim dengeliyor ve bu arazinin % 50-70'i tarıma ayrılmış durumda. Rejeneratif tarım, tüm çiftlikten masaya sürecini şekillendirir, tüketici gıda kalitesini, çevresel bütünlüğü, sağlığımızı ve ekonomik istikrarı doğrudan etkiler.

Tüketicilerle konuşurken Rejeneratif tarımın zincirleme reaksiyonunun gücünü vurgulamak ve standart endüstriyel tarım uygulamaları ile karşılaştırmak. Bu, sadeleştirme araçları, görselleştirme, güçlü istatistiklerin kullanımı ve en önemlisi, tutarlı mesajlaşmaların tüketicilere iletilmesi yoluyla yapılabilir.

24.Konuya olan ilginin arttırılması

Perakende mağaza seviyesindeki müşteriler gerçekten, gerçeklerden veya istatistiklerden daha fazla tarımın arkasında ki başarılı hikayelere inanmaktadır. Başarılı bir hikaye, bir belgelendirme veya istatistikten çok daha iyi bir iş çıkarır.

25.Eğitim esastır.

Rejeneratif Organik Tarımın önemi hakkında çiftçilerin eğitimi ve tüketicilerle bağlantı kurmak çok önemlidir. Eğitimle desteklenen Rejeneratif Organik Tarım hareketi ile rejeneratif ürünlere olan talebin gün gittikçe büyümekte ve ciddi bir potansiyele sahip olmaktadır.

Gelecek Parlak Görünüyor…

Peki dünya ne kadar hızlı rejeneratif uygulamalara geçecek? Zaten çalışmalar hızla devam ediyor, biz Türkiye olarak bu durumda neler yapmalıyız ve ne tür çalışmalar gerçekleştirmeliyiz?

Konvansiyonel sistemleri rejeneratif hale getirme konusunda rehberlik çalışmalarına hız verilmeli. Çözümler hazır ve benimseme konusunda herhangi bir engel yok.

Serkan Sezen

Ziraat Yüksek Mühendisi

Kaynaklar

Serkan Sezen