profil resmi
Serkan Sezen
Ziraat Mühendisi, Konya

Tarım Arazilerimiz ve Türkiye'deki Tarımsal İşletmeler

2 Dakikalık Okuma
14 Mart 2021 Pazar
Tarımsal İşletmecilik
Tarım arazisi
Özet
Tarımsal işletmelerin ortalama büyüklüğünün düşük olması Türk Tarım sektörü açısından yapısal bir problem olarak gözükmektedir.
0
Paylaş

Türkiye, tarımsal nüfus yoğunluğu Avrupa Ülkeleri içerisinde 8 milyon tarımsal nüfus ile açık ara öndedir. Türkiye’nin bu yoğun tarımsal nüfusu tarımsal işletmelerin sayısına da direkt olarak yansımış durumdadır. Burada dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum son 10 yılda her ne kadar arazi toplulaştırma konusunda çalışmalar yapılsa da tablo maalesef bu görünümünden daha kötü bir durumda. Kısacası tarımsal işletme genişliği daha da düşmüştür.

Avrupa Birliğe üye ülkelerde tarımsal işletme sayısı zaman içerisinde azaltılarak tarımsal işletme genişliği artırılmışken,Türkiye’de ise tersi bir durum söz konusu olmuştur.

AB Ülkeleri ve Türkiye Tarım İşletmeleri İstatistikleri
AB Ülkeleri ve Türkiye Tarım İşletmeleri İstatistikleri

Tarımsal işletmelerin büyüklüğü tarımda modernizasyon, gübre, sulama gibi girdilerin yanı sıra üretim kapasitesini de yakından ilgilendirmektedir. Tarım işletmelerinin küçülmesi sonucu önemli ölçek ekonomisi sorunları ortaya çıkmakta ve üretim azalan verimlere doğru yönelmektedir.

Türkiye’de tarımsal işletmelerin tiplerine bakacak olursak öncelikle Türkiye’de hayvancılığın daha çok bitkisel üretim ile bir arada yapılan ve bitkisel üretimi tamamlayan bir faaliyet olduğunu söyleyebiliriz. Bu bütünlük içerisinde hayvancılık, tarımsal işletmeler için bir yan faaliyettir, ek gelir yaratmanın bir yoludur. Bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetleri birbirleri için girdi üretirken, dışsal ekonomiler ve alan ekonomileri sağlarlar. Aynı işletme bünyesinde farklı faaliyetlerin yürütülmesi riskin yayılmasına, nakit akışı sağlanmasına, gelirde istikrara ve birim başı sabit masrafların azalmasına imkan verir.

Bir hayvancılık tesisi
Bir hayvancılık tesisi
TÜİK verilerine göre tarımsal işletmelerin %65’i hem bitkisel üretim hem de hayvan yetiştiriciliği yapmaktadır. %34’ü bitkisel üretim ve %1’lik kısmı hayvan yetiştiriciliği yapmaktadır.

Her ne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Arazi Toplulaştırma Uygulama Yönetmeliği 6. Maddesinde “Tarım kesiminde yaşayabilir işletmeler kurmak ve tarım arazilerinin rasyonel kullanımını sağlamak amacıyla parsel büyüklüklerinin optimum ölçülerde oluşması, mevcut parsel deseninin parseller arası ulaşım, modern sulama ve tarımsal mekanizasyon tekniklerinin gereksinimlerine göre yeniden düzenlenmesi ve gerekli olması durumunda tarla içi geliştirme hizmetlerinin yapılması için; arazinin yarısından çoğuna malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısından fazlasını oluşturanların muvafakati üzerine isteğe bağlı, Bakanlığın veya kurulların talebi üzerine kamu yararı gözetilerek isteğe bağlı olmaksızın, arazi toplulaştırması yapılmak üzere Bakanlar Kurulu kararı ile proje sahası belirlenir.” İfade edilmiş olsa da optimum ölçü kavramı birçok nedenden dolayı oluşamamaktadır. Bunlar;

İlgili Ürünler

  • Türkiye’de tarım işletmelerinin çoğunluğu yeter büyüklükte olmadığı gibi, tarım toprakları çok parçalanmış ve verimli biçimde işlenemeyecek duruma gelmiştir. Parçalılık ve dağınıklılık nedeniyle tarımsal yapıda görülen bozukluklar verim üzerine olumsuz etki yaptığı gibi verim artırıcı önlemlerin alınmasını zorlaştırmakta ve maliyetlerin yükselmesine de neden olmaktadır.
  • Sermaye veya iş gücü sıkıntısı içerisinde bulunan tarım işletmelerinden bir bölümü arazilerin tümünü işleyemedikleri için, bir bölümünü kiracılık ve/veya ortakçılık yoluyla işlemektedirler. Bu durum, arazilerin kullanma yönünden parçalanmasına neden olmaktadır. Ayrıca kentlerde oturup köydeki arazilerin bir bölümünü veya tamamını kiracı ve/veya ortakçıya verenler de parçalanmada etkendirler. Ayrıca,“miras ve intikal yoluyla parçalanma” ile “hisseli ve bölünerek yapılan satışlarla parçalanmalar” oluşturmaktadır. Bunların haricinde daha az etkilide olsa; “coğrafi ve topografik konumdan dolayı oluşan parçalanmalar”, “muhtelif amaçlarla yapılan kamulaştırmalar yoluyla parçalanmalar” da rastlanmaktadır.
  • İşletmelerin sahip olduğu arazi büyüklüklerinin yetersiz olması, işletmelerde ulaşım ve taşıma kayıplarını, dolayısıyla maliyeti arttırmaktadır. Bunun sonucunda çiftçiler arazilerine gereken önemi verememekte, modern girdileri uygulayacak ortam bulamamakta ve sermaye birikimini yaratamamaktadır. Belirlenen yapı içerisindeki bu işletmelerde yer alan arazi parçalarına yol, su, drenaj ve tesviye gibi alt yapı hizmetleri güçleşmekte ve maliyeti de yüksek olmaktadır.

Hal böyle olunca, tarımda ilk çözülmesi gereken önceki yazılarımda belirttiğim üzere bölgesel daha büyük ölçekli çalışmaların, ilgili Bakanlık ve il, ilçe teşkilatlarının yoğun saha desteği, hatta TİGEM’in öncülüğünde yapılması gerekmektedir. Çiftçilerimizin eğitilmesi, Kooperatifleşmesi konusunda desteklenmesi ile üretimde kalite verimin artırılması ve girdi fiyatlarının daha düşük seviyelerde oluşması sağlanmalıdır.

Kaynaklar

Serkan SEZEN