profil resmi
Serkan Sezen
Ziraat Mühendisi, Konya

Toprakların Organik Yapısı ve Önemi

7 Dakikalık Okuma
19 Mart 2021 Cuma
Yetiştiricilik
Organik toprak
Özet
Toprağımızın bozulan fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesinin tekrar kurulabilmesi için organik madde ilavesi şarttır.
0
Paylaş

Dünyada ve ülkemizde hızla artan insan varlığının ve sanayinin ihtiyaçlarını karşılamak için toprak bakımından tarım alanları son sınıra varmış hatta tarım yapılmaması gereken alanlar tarım alanı içine alınmaya başlanmıştır. Bu durum doğal dengenin daha hızlı bozulmasına neden olmaktadır.

Doğal dengenin korunması ve hızla artan nüfusun ve sanayinin ihtiyaçlarının karşılanmasının devamlılığı birim alandan alınan ürün miktarının artmasına ve kalitesinin yükseltilmesine bağlıdır. Bunun en önemli yolu da gübreleme ve toprak verimliliğinin korunmasıdır. Toprakta eksik olan veya bitkiler tarafından alınamayacak formda olan besin elementlerinin toprağa gübreleme ile ilave edilmesi gerekir.

Gübreleme ile topraklarımıza aşırı dozlarda kimyasal gübre ve pestisit uygulanarak ürün yetiştirilmesi, doğayı, ürün kalitesi ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle tarımda bilinçlenerek hem toprağımızın verimliliğini arttırmak, toprağı ıslah etmek hem de insanlar için daha sağlıklı bir neslin devam etmesi için organik gübreleme ve organik tarıma daha fazla önem verilmelidir.

Bu konunun gündeme geldiği son yıllarda daha çevreci bir düşünce ile alternatif bir üretim şekli olarak organik tarıma verilen önem, doğal ve organik gübreler ile gübreleme yapmayı daha fazla ön plana çıkarmıştır.

Konvansiyonel tarımda her yıl yapılan tarım neticesinde sürekli verilen kimyasal gübreler, tarım ilaçları ve yeterince organik madde takviyesi yapılmadığı için gün geçtikçe toprak yorgunluğu meydana gelmektedir.

Organik tarımda ise toprak verimliliği için geleneksel yaklaşımların aksine biyolojik özelliklere öncelik verilmekte, organik gübre ilaveleriyle toprağın mikroorganizma popülasyonunu ve aktivitesi artırılmaktadır.

Toprağa verilen organik madde toprakta hava nem dengesinin kurularak, fiziksel yapının düzelmesine, biyolojik aktivitenin hızlanmasına, hızlanan biyolojik aktivite sayesinde besin elementlerinin alınabilir hale gelmesiyle kimyasal yapının düzelmesine sebep olacaktır. Böylece toprakta fiziksel, kimyasal ve biyolojik denge kurulacaktır. Kurulan bu dengenin bozulmaması için, kimyasal gübrelerin yoğun kullanımından vazgeçip organik gübrelemeye dönüş yapmamız gerekmektedir.

Bitkiler sularını topraktan, toprak ise suyunu yağışlardan alır. Yağış kadar önemli bir diğer faktör de toprağın su tutmadaki rolüdür. Toprağın bitkiye iletebileceği su miktarı, toprağın depolayabildiği su miktarı ve bu suyun toprak tarafından ne kadar sıkı tutulduğu ile ilişkilidir. Bazı topraklar çok fazla miktarda su depolayabilir ancak bu suyu o kadar sıkı tutarlar ki çok az bir kısmı bitkilere iletilir.

Bazı topraklar ise suyu gevşek bir şekilde tutarlar ancak su depolama yeteneği zayıftır. Bu tür topraklar da bitkiye fazla su sağlamaz.

İdeal toprak her iki özelliğe en iyi biçimde sahip olan topraklardır.

Dolayısı ile toprağın fiziksel yapısının oluşturduğu bir dokuya sahip olduğunu ifade edebiliriz.

Toprak
Toprak

Toprağın bu özelliğini anlamak için bilim insanları toprak taneciklerini büyüklüklerine göre sınıflandırır. Ana kayanın ayrışması ile oluşan toprak tanecikleri büyüklüklerine göre ince çakıl (çapı 2-1 mm), kaba kum (1-0,5 mm), kum (0,5-0,25 mm), ince kum (0,25-0,1 mm), çok ince kum (0,1-0,05 mm), mil (0,05-0,02 mm) vekil (0,02 mm'den küçük) olarak gruplandırılır. Toprak taneciklerinin topraktaki oranları toprağın dokusunu (tekstürünü) oluşturur. Bu terim toprak analizleri ile ilgilenen bilim ve mühendislik alanlarında “toprak bünyesi” olarak tanımlanır.

Toprak dokusu toprağın ince veya iri taneli olduğunu anlatır. Toprağın taneciklerine göre sınıflandırılması gelişigüzel bir sınıflama olmayıp, aksine toprağa kazandırdıkları özelliklere göre yapılmıştır. Toprağın dokusu, toprağın su geçirgenliğini, su tutma kapasitesini, havalanmasını, kökün yayılışını ve besin maddesi ekonomisini etkiler.

İnce bünyeli toprakların içindeki kil miktarı arttıkça su tutma kapasitesi artar ancak havalandırması zorlaşır. Bu nedenle kök gelişimi zayıflar. Kaba bünyeli topraklar ise, bu sayılan özelliklerin aksine sahiptir. Bu nedenle, genellikle kumlu toprakların· suyu kolay geçirdiğini, havalandırılmasının kolay olduğunu, kökün gelişmesi ve işleme bakımından “çok iyi” olduğunu; ancak, besin maddeleri bakımından fakir olduğunu ifade edilir.

Toprak dokusunu belirlemek için tekstür üçgeni kullanılır. Üçgenin her bir kenarının üzerinde kum, silt ve kum yüzde değer olarak 0’dan 100’e kadar gösterilmiştir. Mekanik analizden elde edilen kum, silt ve kil fraksiyonları değerleri bu diyagrama uygulanır. Üç hattın kesişme noktasının düştüğü alan o toprağın bünyesini=tekstürünü gösterir. Örneğin %20 kil, %45 silt ve %35 kum içeren bir toprağın bünye sınıfı “tın” adını alır ve tınlı toprak olarak ifade edilir. Bașka bir örnek %60 silt, %30 kil ve %10 kum içeren bir toprağın tekstür sınıfı “siltli killi" tındır.

Toprak dokusu belirlemede kullanılan tekstür üçgeni
Toprak dokusu belirlemede kullanılan tekstür üçgeni

Topraklar önce kumlu, tınlı ve killi olmak üzere üç gruba ayrılır. Bu gruplar da daha sonra kendi aralarında on iki bünye sınıfına bölünür. Bir toprağın bünye sınıfı belirlendikten sonra toprağı tarımsal olarak daha uygun hale getirmek için toprak bünye yapısında iyileştirme çalışmaları yapılır. Ağır bünyeli killi topraklarda pomza, zeolit gibi kayaç ve mineraller toprak düzenleyicileri olarak kullanılır.

Organik madde bitki ve hayvan artıklarının toprakta ayrışmaya başlamasından, mineralize oluncaya kadar ayrışmanın farklı aşamalarındaki çeşitli organik bileşikleri ifade etmektedir. Organik madde, önemli bitki besin maddeleri içermektedir. Organik madde toprakların biyolojik aktivitesini iyileştirerek bitkilere dolaylı olarak yarar sağlar.

Örneğin; organik madde toprakta mikroorganizmaların sayısını ve cinsini etkileyeceğinden, topraktaki mineralizasyon olayları, havanın serbest azotunu bağlama, toprak strüktür oluşumunun desteklenmesi de hızlandırılmış olacaktır. Toprağın fiziksel özelikleri üzerine de etkili olan organik madde, toprağın stabil olmasına da yol açar. Düzelen strüktürel özeliklere bağlı, toprakların volüm ağırlıkları, poroziteleri, su ve hava dengeleri iyileşir. Tampon özeliği nedeni ile çoğu kimyasal değişimlerin hızını yavaşlatır. Negatif elektrik yükü ile yüklü olması nedeniyle topraklarda önemli bir katyon tutucu görevini de üstlenir.

Porozite
Porozite
Toprak organik maddesi, toprak kalitesi için anahtar bir özelliktir.

Organik madde toprak verimliliği ve bozulumuna karşı toprağın birçok fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine direk ve dolaylı olarak etki eder.

İlgili Ürünler

Toprak organik maddesinin kalitesi ve toprakta dengeye gelmesi şu beş faktörün etkileşimine bağlıdır.
  • iklim
  • arazi şekli
  • tekstür
  • girdiler
  • toprak kalitesi ve dağılımı.

Humifikasyon, agregasyon, yer değiştirme, erozyon, yıkanma ve mineralizasyon gibi temel toprak süreçleri bu faktörler tarafından yönetilir.

Her üretimden sonra, hasatla beraber topraklarda organik madde kaybı olur. Dolayısıyla, toprak yapısında bozulmaları önlemek için bu kayıp miktarın her sene telafi edilmesi gerekir. Bu da her sene toprağa kayıp olan miktar kadar organik madde verilerek olur.

Toprakta Organik Maddenin Faydaları

  • Toprak taneciklerinin bir araya gelerek agregat oluşturmasını ve dayanıklılığını sağlar.
  • Toprağın iyon değişim kapasitesini artırır.
  • Toprağa tamponluk kazandırır.
  • Toprağın su ve besin tutma kapasitesini artırır.
  • Toprağın daha iyi havalanmasını sağlar.
  • Toprak erozyonunu azaltır.
  • Toprağın kolay ufalanabilir hale gelmesini, böylece daha kolay işlenebilir olmasını sağlar.
  • Toprak pH’sını olumlu etkiler.
  • Toprak rengini koyulaştırır ve dolayısıyla toprak sıcaklığının artmasını sağlar.
  • Bitki besin maddeleri kaynağı olarak görev yapar ve bunların yarayışlılıklarını artırır.
  • Topraktaki organizmalar için besin ve enerji kaynağıdır.
  • Tarım ilaçlarının absorbsiyonunayada deaktivasyonuna veya her ikisine birden etkilidir.
Toprağın organik bileşenleri
Toprağın organik bileşenleri

Bileşim bakımından organik maddeyi humin maddeler ve humin olmayan maddeler şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. Humin olmayan maddeler karbonhidratlar, proteinler, peptidler, aminoasitler, yağlar, mumlar, alkanlar ve düşük molekül ağırlıktaki organik asitler gibi hala fiziksel ve kimyasal özelikleri tanınabilir maddeleri içerirler. Bu maddelerin çoğu mikroorganizmaların etkisi altında ve kararsız yapıda olup, belli bir süre sonunda parçalanarak dönüşüme uğrarlar.

Diğer yandan, topraklarda ve sularda organik maddenin temel yapısını ise humik maddeler oluşturur. Bunlar amorf, koyu renkli, hidrofilik, asidik, kısmen aromatik yapıdaki kompleks organik maddelerdir ve molekül ağırlıkları birkaç yüzden binlere kadar geniş sınırlar içerisinde değişir. Fulvik asitler daha düşük molekül ağırlığına, fakat birim ağırlık esasına göre diğerlerinden daha yüksek oranda O içeren fonksiyonel gruplara (CO2H, OH, C=O) sahiptirler. Bütün humik asitler mikrobiyal bozunmaya karşı dayanıklıdır.

Toprak organik madde yapısına etki eden  Humin Kimyasal Yapısı
Toprak organik madde yapısına etki eden  Humin Kimyasal Yapısı

Humik asitlerin toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine etkisi vardır. Humik asitlerin toprağın fiziksel özelliği üzerine etkilerinden bazıları, toprak yapısını iyileştirmeleri, toprak parçacıklarını birleştirerek agregasyonu sağlamaları bu sayede erozyona ve toprak kaybını azaltmaları, toprağın kuru hacim ağırlığını azaltarak, havalanma ve işlenebilirliğini artırmaları, su tutma kapasitelerini arttırmaları, toprak rengini koyulaştırarak toprak ısısını artırmalarıdır.

Toprağın kimyasal özellikleri üzerine yararları, toprak pH’nı düzenlemeleri,  besin elementlerinin ve suyun kökler tarafından alımını teşvik etmeleri, alkalin koşullarda metal iyonlar için doğal şelat oluşturarak bitki köklerinden alımını kolaylaştırmaları, yüksek katyon değiştirme kapasitesine sahip olmaları, iz elementlerin bitkiler tarafından kullanılabilir forma dönmelerini sağlar, topraktaki azotun bitkiler tarafından alınabilirliğini en yüksek seviyeye çıkartırlar, besin elementlerinin alınabilirliğini kolaylaştırması ile de bitkilerde klorozun (demir noksanlığı) giderilmesini sağlar.

Klorozun yapraklardaki etkisi
Klorozun yapraklardaki etkisi

Toprağın biyolojik özellikleri üzerine etkisi ise, bitki enzimlerini uyarır, biyolojik olaylarda katalizör görevi yaparlar, bitki köklerinin büyümesini desteklerler, kök hücre zarlarının geçirgenliğini arttırarak bitkilerin topraktan daha fazla besin maddesi alımını sağlar, bitkilerde klorofil, şeker ve amino asitlerin oluşumunu teşvik eder, vitamin ve minarelerin ve bunların sonucunda fotosentezin ve ürün verim ve kalitesinin artışını sağlarlar.

Toprak içerisindeki biyolojik faaliyetler, toprak ve bitki arasındaki metabolizmayı teşvik ettiklerinden, sürdürülebilir bitki üretimi ve gübre yönetimi için büyük bir önem taşımaktadır. Klasik tarım uygulamalarının tersine organik tarımda, kullanılan toprak materyali içerisinde, toprak mikroorganizmalarının dolayısıyla toprakta bulunan organik maddelerin sürekli ve yüksek oranda bulunması ve organik gübreleme ile bu dengenin korunması gerekmektedir.

Yapılan bazı araştırmalara göre, organik tarımın birçok tarımsal parametreler açısından klasik tarıma göre toprağa daha fazla performans sağladığını göstermektedir. Mesela, organik tarım yapılan topraklarda diğer topraklara göre %30-100 oranlarında daha fazla mikrobiyolojik aktiviteye rastlanmıştır. Aynı şekilde bu tür topraklarda %30-40 oranında daha fazla bitkisel kütle miktarı ile %50-80 daha fazla toprak solucanı yoğunluğu görülmüştür.

Solucan
Solucan

Toprak, bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar için bir yuva görevi görmektedir. Toprak canlıları bitkiler vasıtasıyla oluşan organik madde ile beslenmekte, toprak mikroorganizmaları da kompleks organik bileşikleri mineral  bileşenlere ve karbondioksite dönüştürmektedir. Canlı bir toprak, bitkiler için besin elementlerini, hayvanlar için de organik atıkları temin eden bir ortam olması nedeniyle toprak verimliliğinin odağı konumundadır.

Organik tarımda mikroorganizma faaliyetlerinin, klasik tarıma oranla çok daha yüksek oranda olduğunu göstermiştir.

Organik tarım prensiplerine göre yönetilen bir toprakta, besin döngüsü daha hızlı çalışmakta ve toprak yapısı daha fazla iyileşmektedir. Örneğin, organik olarak işlenen bir toprakta, toplam mikroorganizma kütlesinin %90 oranında daha yüksek olduğu benzer şekilde, organik topraklarda, organik maddeyi ayrıştıran çürükçül toprak bakterilerinin sayısının çok daha fazla olduğunu tespit etmiştir.

Kaynaklar

Serkan SEZEN