Tanımı, yaşayışı ve belirtileri
Phomopsis viticola sürgünler üzerinde 0,2-0,4 mm çapında siyah yuvarlak sert piknitleri meydana getirir. Piknitler epidermise yarı yarıya gömülmüş durumdadırlar. Fungus kışı beyazlaşan çubuklar üzerinde siyah renkli piknitler halinde ve sürgünün enfekte olmuş dip gözleri içinde miselyum halinde geçirir (Şekil 78a). Doku içerisindeki miselyum sonbahar ve kış aylarında aktif haldedir. Dallar üzerinde görülen piknitler içerisindeki sporlar ilkbaharda oluşurlar. İlkbaharda yağışlar, fazla nem, yoğun sis, çiğ ve kırağı ile ıslanan olgun piknitlerden krem-bal renkli ipliksi görünümdeki yoğun bir madde ile birlikte konidiler dışarı çıkar (Şekil 78b). Bu olayın gerçekleşmesi için optimum sıcaklık 12-15°C olmalıdır. Buna karşılık 0-22°C arasında da konidi
çıkışı görülebilir. Konidiler yağmurla yeni oluşan taze dokulara taşınır, bu organların yüzeyinde yeterli su varsa çimlenir. Alfa konidiler 1-37°C arasında çimlenir. Optimum çimlenme sıcaklığı ise 23 ºC’dir. Alfa konidiler stomalar ve yara yerlerinden girerek %100 orantılı nem koşullarında birkaç saat içinde enfeksiyonu gerçekleştirebilir. Enfeksiyondan 21-23 gün sonra hastalık belirtileri görülür. Sürgünler 3-10 cm uzunluktaki devrelerinde enfeksiyonlara çok duyarlıdır. Fungus genellikle kurak ve sıcak yaz aylarında aktif değildir. Fakat sonbaharda havalar serinleyince yeniden aktif hale geçebilir.
Başta sürgünler olmak üzere, yapraklar, yaprak sapları, salkım ve salkım sapları, taneler hastalığa yakalanabilir. Türkiye’de hastalık daha çok sürgünlerde kendini göstermektedir. Sürgünün dipten itibaren üçüncü veya beşinci gözüne kadar olan kısmında, lekeler ve çatlamalar görülür (Şekil 79a). Önce ortaları koyu siyah lekeler meydana gelir. Daha sonra bu lekeler birleşir, düzgün olmayan siyah çatlak ve yaraları oluşturur (Şekil 79b). Yaralar çok derin olup, odun dokusunu da çatlatabilir ve bu tür sürgünler daha sonra kurur. Hastalık “sürgün kuruması” adıyla da bilinmektedir. Enfekte olmuş yapraklarda önce toplu iğne ucu büyüklüğünde, etrafı sarı haleli küçük siyah lekeler meydana gelir. Daha sonra bu yapraklar sararır, buruşur, kenarları yırtılır ve küçük kalır (Şekil 79c). Hastalanmış salkım ve tane saplarında lekeler oluşabilir. Çatlayan, uzunluğuna yarılan sürgünler, sonbaharda beyazlaşarak hastalığın tipik şeklini alır. Ölükol hastalığı sonuçta asmanın kurumasına neden olduğu için ekonomik önemi fazladır.
İlgili Ürünler
Ölükol hastalığı ülkemizde bağ yetiştiriciliği yapılan tüm bölgelerde görülebilmektedir.
Bağda Ölükol Mücadelesi
Kültürel Önlemler
- Asmalarda budama zamanında yapılmalı ve hasta sürgünler dipten kesilmelidir.
- Budama artıkları kesinlikle bağın altında bırakılmamalı, uzaklaştırılıp yakılmalıdır.
- Budama sırasında aletler % 10’luk sodyum hipoklorit ile dezenfekte edilmelidir.
- Hasta asmalardan aşı kalemi alınmamalıdır.
Kimyasal Mücadele
Bağlarda Ölükol hastalığına karşı kış ve ilkbahar ilaçlamaları yapılır.
- Kış İlaçlaması: Budamadan sonra gözler henüz uyanmadan önce (A devresi)
- İlkbahar İlaçlamaları:
1. ilaçlama: Sürgünler 2-3 cm olduğunda ( D devresi)
2. ilaçlama: Sürgünler 8-10 cm olduğunda (E devresi)
3. ilaçlama: Sürgünler 25-30 cm olduğunda (G devresi)
Kaynaklar
Bu makale, T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI’ndan alınmıştır. İçerikte hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
Orijinal Makale
Dr. F. Özlem ALTINDİŞLİ, Dr. Öncül K. CANER, Dr. Ercan CANIHOŞ, Dr. N. Mükerrem ÇELİKER, Dr. Emre EVLİCE, Dr. Nurdan GÜNGÖR SAVAŞ, Dr. Bilgin GÜVEN, Dr. Aydan KAYA, Özen MERKEN, Dr. Serkan ÖNDER, Dr. Fatma ÖZSEMERCİ, Dr. Naim ÖZTÜRK, Dr. Dilek POYRAZ, Dr. Nursen ÜSTÜN, Dr. Yıldız SOKAT, Abdullah YILMAZ (2017). Bağ Entegre Mücadele Teknik Talimatı. Ankara: T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI