profil resmi
Batuhan Bilgin
Co-founder @hortiturkey, Istanbul

Hububatta Etkin Üre Gübresi Kullanımı ve İklimsel Faktörlere Bağlı Kayıpların Azaltılması

2 Dakikalık Okuma
1 Aralık 2020 Salı
Bitki Besleme
Hububat Görseli
Özet
20 milyon hektar civarındaki verimli topraklarımızın hemen hemen %50 sine yakın bölümünde üretilen hububat, şimdilik iç tüketim ihtiyacımızı karşılamaktadır.
0
Paylaş

Ülkemiz, Dünyada hububat üretiminde kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden birisidir.

Fakat hızla artan nüfus, global ısınmaya bağlı iklimsel değişimler, yetersiz ve dengesiz yağışlar, her geçen yıl hububat üretimimizi olumsuz etkilemektedir.

Verimli tarım alanlarımızın konut inşası ve sanayi tarafından işgal edilmesinide hesaba katarsak, ülkemizin yakın gelecekte üretimde kendi kendine yetememe durumuyla karşı karşıya kalacağı kaçınılmazdır.

Kişi başına düşen tarımsal alanın hızla küçülerek 2,5 dekarlara indiği ülkemizde, verimliliğimizi artıracak her türlü teknolojik yaklaşımların kullanılması, desteklenmesi ziraatçılar olarak bizlerin öncelikli görevidir.

Öncelikle bilmemiz gereken, ülkemizin mevcut verimli arazilerimizden alabileceğimiz verimi alabiliyormuyuz; toprağımızın maksimum potansiyelini açığa çıkarabiliyormuyuz? Sanırım bu konuda iyileştirmemiz gereken alanlarımız hala mevcut görülüyor.

Dünyada özellikle tarla bitkileri üzerine yapılan çalışmalar, mevcut teknolojik yatırımlara rağmen toprağın verebileceği potansiyelin %60 ını ancak alabildiğimizi göstermektedir. Bu saklı potansiyele ülke olarak ulaşmamız halinde, ülkemizin 20 milyon ton civarındaki toplam yıllık üretiminin, 30 milyon ton lara çıkması kaçınılmazdır. Bu artış, yakın gelecekteki iç tüketim ihtiyacımızı karşılayacak bir artıştır.

Verimliliğimizi artırmak için geliştirmemiz gereken alanları,

  • üstün çeşitlerin geliştirilmesi,
  • ekim nöbeti ve toprak ıslahı,
  • etkin bitki koruma,
  • doğru bitki besleme olarak sıralayabiliriz.

Şimdi önümüzdeki yakın süreçte hangi alanları iyileştirebiliriz bir bakalım.

Ülkemizde 2020/2021 hububat sezonu Ekim ayı ile birlikte başladı. Önümüzdeki günlerde kalan bazı bölgelerde tamamlanması beklenmektedir. Hedefimiz her zaman olduğu gibi bu üretim sezonunda da 20 milyon ton üzeri verim elde edebilmektir. Bu beklenen verimi alabilmek için toprağın potansiyelini zorlayacağız.

Bu süreç içinde, verimliliği olumsuz etkileyen pek çok faktörün önümüzde bizi bekliyor olacağını da biliyoruz.

Bunlardan en önemlisi bitkilerin ihtiyacı olan besin maddelerini yeteri kadar toprağımıza vermemizdir. Bitki, elindeki potansiyeli ancak yetiştiği toprağa yeterli besin maddelerinin zamanında ve uygun bir şekilde verilmesi halinde bize verebilecektir.

Çoğu zaman toprağa yeterli besin maddelerini verdiğimizi sanırız. Fakat pek çok faktöre bağlı olarak bu besin maddelerinin önemli bir kısmı bitki tarafından alınamadan havaya ve yeraltı sularına karışarak gider.

Yapılan bağımsız çalışmalar, halk arasında üst gübre olarak bilinen gübrelerin %50 den fazlasının bir çok faktöre bağlı olarak bitki tarafından alınamadan parçalandığını göstermektedir.

İlgili Ürünler

Bu kaybın parasal değerini hesapladığımızda yıllık 2,5 milyar TL nin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu kayıp oldukça önemli bir kayıp olup; üreticinin ve ülke ekonomisinin cebinden giden para ve döviz kaybı anlamına gelmektedir.

Dünyada son 20 yılda özellikle azotlu gübrelerin kayıplarını azaltmak veya minimum seviyeye düşürmek amacıyla pek çok teknikler geliştirildi. Özellikle üre ve amonyum formundaki gübresinin topraktaki uygulama sonrası kaybını azaltmak için yavaş salınımlı (Slow release) gübreler geliştirildi. Bu teknikler yeterli seviyede olmasada ülkemizde de kullanılmaktadır.

Bu gübreler, uygulama sonrasında yavaş yavaş salınım gösterdikleri için, bitki tarafından alınım süreleride uzamaktadır. Böylece bitki, uygulanan miktardan çok daha fazla yararlanmaktadır. İklim şartlarının giderek zorlaştığı ve yağış dengesinin bozulduğu ülkemiz toprakları için bu formda gübreler, üreticilere operasyonlarını daha başarılı yönetebilme imkanını vermektedir.

Tekrar hububat üretimimize dönecek olursak, önümüzdeki haftalarda bazı bölgelerden başlanarak buğdayın fenolojik durumuna göre üre gübresi toprakla buluşturulacaktır.

Bilindiği gibi üre gübresinin toprağa temas etmesiyle birlikte rutubetle buluşamaması durumunda kayıplar yaşanır.  

Üreticilerimiz, üre gübresini genelde yağmur önüne denk getirerek kullanmak isterler. Fakat işletme büyüklüklerine bağlı olarak bu sürecin etkin yönetimi mümkün olmamaktadır. Bazen zorlu iklim şartları gübrenin etkin kullanımına müsaade etmemektedir.

Bu gibi durumlarda kullanabileceğimiz ve kayıplarımızı azaltan değişik inhibitörlerin kullanıldığı yavaş salınımlı üre gübreleri en doğru seçimdir. Bu yavaş salınımlı gübreler yağmuru beklemeden toprağa atılabilmekte ve rutubetle buluşana kadar stabil olarak kayıpsız kalabilmektedir. Buda büyük işletmelere etkin ürün yönetimi imkanı vermektedir. Bu sayede paramız boşa gitmeyecektir.

Sonuç olarak cebimizde kalan para miktarı sezon sonunda artacaktır.

Bir sonraki yazımızda, etkin hububat hastalıkları yönetimi konusuyla karşınızda olacağım. Tüm üreticilerimizin 2020/2021 hububat sezonunun verimli,sorunsuz ve karlı geçmesi dileklerimle.

Mustafa Dere.

Kaynaklar

Mustafa Dere